FARKLI SESLER’İN KONUĞU GANİ ARIKAN OLDU

Farklı Sesler 14.01.2016 - 22:36, Güncelleme: 01.12.2021 - 20:21 2752+ kez okundu.
 

FARKLI SESLER’İN KONUĞU GANİ ARIKAN OLDU

Farklı Sesler programının bu haftaki konuğu müzisyen, güldürü ustası Gani Arıkan oldu. Gani Arıkan ile kültür, sanat, siyaset, sosyal yaşam üzerine her şeyi konuştuk.
Gani Arıkan… Yedi çocuğa sahip memur bir ailenin en küçük oğlu. Müzik ile üç yaşında annesi sayesinde  tanışmış ve onun tabiri ile o günden itibaren hayatı değişmiş. Münih’in farklı seslerinden biri olan Gani Arıkan’ı programımıza geçtiğimiz hafta davet ettiğimizde “Çok sevdiğim müzisyen arkadaşım Piyanist Ruhi’nin vefatını öğrendim o nedenle bu hafta katılmam doğru olmaz” duyarlılığını gösteren incelikte biri. Münihin Sesi ve EM Radyo ortak yayını ile Almanya Göç Tarihi Müzesi’nde gerçekleştirdiğimiz programda gazeteci Deniz Gezginci sordu, müzisyen – güldürü ustası Gani Arıkan yanıtladı. ------------------------Röportajın Videosu------------------------   Deniz GEZGİNCİ: Gani Arıkan kimdir kısaca sizi tanıyabilir miyiz ? Gani ARIKAN: Türkiye’nin en güney noktası olan Antakya’da yedi çocuğa sahip memur bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldim.  Rahmetli babam çok farklı yerlerde görev yaptığı için değişik kültürleri tanıma fırsatım oldu. İlk, orta ve lise eğitimimi Antakya’da aldım. Üniversite de İşletme Mühendisliği okudum. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi bölümünden  mezun oldum. Askerlik hizmetimi 13 adet takdirname alarak şan ve şerefle yerine getirdim. Mali müşavirlik yaptım. Türkiye’nin ilk yeminli mali müşavirlerinden biriyim. 1989 senesinde Berlin’e geldim. Berlin’de musiki çalışmalarım çok iyiydi. Haftanın yedi günü program yapıyorduk. Çok değerli sanatçılara eşlik ettim, onlarla birlikte çalıştım. Rahmetli Müzeyyen Senar, rahmetli Sevim Tuna, rahmetli Adnan Şenses’e, Mustafa Keser’e, Vahted Vural’a  eşlik ettim.  Selami Şahin’in 15 sene müzik direktörlüğünü ve orkestra şefliğini yaptım. Bu gibi değerli sanatçılarla çalışmak bana göre  yüz tane konservatuara bedeldi. Çünkü her şeyi sahnede görüp anlama şansım oldu. Berlin’de bir müddet yaşadıktan sonra tekrar Türkiye’ye döndüm.  Deniz GEZGİNCİ: Münih ile yollarınız nasıl kesişti ? Gani ARIKAN: Münih’e gezme amacı ile gidip geliyordum. İstanbul’da ki bir arkadaşıma Münih’e sık sık gidip geldiğimi söyleyince burada kardeşleri olduğunu söyledi. Onlarla bir iki kez görüştükten sonra bu memlekete ısınmama sebep oldular. Buraya geldim. Bana dediler ki “sen artık burada kal gitme” Peki dedim öyleyse burada kalıyorum. Öylece Münih’te kaldım. 2004 yılının Mart ayında Münih’e gelmiş oldum. Deniz GEZGİNCİ: Çok geniş bir repertuara sahip olduğunuzu biliyorum. Gani ARIKAN: Farklı bir düşünce yapım, kuvvetli bir hafızam var. Hayatım boyunca yazılı hiçbir şarkı repertuarım olmadı. Herkes bu konuda Mustafa Keser’i örnek gösterir ama Mustafa Keser’e sorarsanız “Dünyada en büyük repertuara Gani sahiptir” der. Türk kültüründeki halk müziği, sanat müziği, pop, fantezi, arabesk olmak üzere hemen hemen bütün şarkıları söyleyebiliyorum. Sahnede ud çaldığım zaman insanlar genelde benden Türk musikisinden şarkılar istiyorlar ama ben 16 değişik dilde şarkı söyleyebiliyor, birkaç dili konuşabiliyorum. Deniz GEZGİNCİ: Biraz da güldürü ustalığı özelliğinizden bahsedebilir misiniz ? Gani ARIKAN: Televizyonda “Ganimasyon” adında bir program yaptım.  Önce Kanal Türk’te başladım daha sonra ATV’ye transfer oldum. Ancak daha sonra Kendim olarak yaşamak istediğim için buraya geldim. Hayatımda yalakalığı sevmem. Her zaman ben oldum. İnsanlara bakış açım hiç değişmedi. “Ne benden büyük var ne de benden küçük var” dedim. Bütün insanları ellerimle kucakladım. Beni tanıyan herkes benim mütevazi kişiliğimden bahseder. Özü, sözü bir biriyim. Kimseye farklı muamele yapmam. Neysem oyum.   Deniz GEZGİNCİ: İstanbul gibi hareketli bir yerde özellikle hareketli bir sektörde yer aldıktan sonra Münih gibi sakin bir yerde yaşamak nasıl bir duygu ? Gani ARIKAN: Kendimle barışık bir insanım. Özgürce yaşamayı seviyorum. O yüzden burayı tercih ettim. Münih son derece sakin ve düzenli bir şehir. Ben Münih’in bu tarafını sevdim. Deniz GEZGİNCİ: Hangi enstrümanları çalabiliyorsunuz. Müzik ile tanışmanız nasıl oldu ve bu sizi ilerleyen yaşlarınızda nasıl etkiledi ? Gani ARIKAN: Müziğe üç yaşında başladım. Telli çalgılar olan mandolin, gitar, cümbüş ilk kullanmaya başladığım enstrümanlardı.  Çünkü anca onları tutabiliyordum. Ellerim saramadığı için annem bana yardımcı oluyordu. Annemin müzikle tanışmamda çok büyük etkisi oldu. Hatta hiç unutmuyorum evde melodikam vardı ben onu çalıyordum. Annem bir gün melodikamı saklamış. Ablalarıma “Bu çocuğa bir daha melodika çaldırmayın, sesi çok güzel, bırakın şarkı söylesin” diye tembih etmiş. Yıllar sonra annem bana o itirafı yaptı. İyi ki de öyle yapmış. Belki sadece melodika çalsaydım bu denli şarkı söyleyip, sesimi geliştiremezdim. Bütün enstrümanları kendi başıma öğrendim. Şarkıları da kendim öğrendim. Hatta Berlin’e ilk geldiğimde arabesk yapmıyordum. Gazinonun sahibi insanların arabesk istediğini söyledi. Evde çalışma şansım olmadığı için aralarda en yakın gazinoya gidip arabesk dinliyordum. Arabesk şarkıların hepsini gazinolarda dinleyerek öğrendim.  Gittiğim her şehirde hep insanlardan daha yeni ne öğrenirim düşüncesi ile hareket ettim. Deniz GEZGİNCİ: “Beni müziğe annem teşvik etti” dediniz. Sizce veliler müzik konusunda çocuklarını nasıl desteklemeleri gerekiyor ? Gani ARIKAN: Öncelikle çocukların en uygun oldukları branş tespit edilmeli. Bunun en önemli unsurlarından bir tanesi ebeveynler ya da hocalar. Bizde maalesef önce oku daha sonra güzel sanatlara bakarsın zihniyeti var ve bu çok yanlış. Bence sanatın okumakla doğru orantılı gitmesi gerekiyor. Eğer ben bir enstrüman çalmamış olsaydım belki hafızam bu kadar çok gelişmeyecekti. Belki insanlara bakış açım bu kadar sevecen ve hoşgörülü olmayacaktı. İnsanları aynı güzellikte  kucaklayamayabilirdim. Müzik benim hayatıma çok şey kattı. Aileler çocuklarına bir enstrüman çalmayı lütfen öğretsinler.  Ya bir koroya göndersinler ya tiyatroya göndersinler. Çocuklarını güzel sanatlarla haşır neşir etmeye çalışsınlar. Eğitim, eğitim, eğitim diyorum. Yıllar önce Konfüçyus’un dediği gibi; “Eğer bir yıl sonrasını düşünüyorsan buğday ek, on yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik, yüzyıl sonrasını düşünüyorsan insanları eğit” Deniz GEZGİNCİ: Kendinize örnek aldığınız müzisyenler ve tiyatrocular kimlerdir ? Gani ARIKAN: Türkiye gibi o  kadar güzel bir ülkede,  kendinize örnek alabileceğiniz o kadar güzel insanlar var ki… Gerek müzik gerekse tiyatro branşında muhteşem insanlar var. Çocukluğumda hatta daha bebekken annem beni Nejat Uygur’un tiyatrosuna götürürdü. Metin Akpınar – Zeki Alasya’nın olduğu, Levent Kırca’nın olduğu  ve ismini şuan sayamadığım bir çok değerli ustanın olduğu bir ülkede büyüdüm. Müzik alanında Selami Şahin ile yıllar yılı birlikte çalıştık. Sevgili Mustafa Keser, Vahted Vural, Adnan Şenses gibi isimlerden o kadar güzel şeyler öğrendim ki. Deniz GEZGİNCİ: Biraz da Münih’in kültür – sanat hayatı ile ilgili konuşalım. Münih’te yaşayan Türklerin sanata ve kültüre olan ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz ? Gani ARIKAN: Münih’te birkaç tane tiyatromuz var ve arkadaşlar topluma pozitif ışık saçmaya çalışıyorlar. Buraya gelen tiyatro ve konserler gerçek anlamda güzel. Mesela geçen sene burada bir ilk oldu ve çocuk tiyatrosu kuruldu. Bundan çok büyük keyif aldım. Sanatsal olarak kendilerine destek verdim. Çocuk tiyatrosunun devamlılığı sağlanmalı. Çünkü bugünün sorunlu çocukları, yarının sorunlu büyükleridir. Bugünün problemsiz çocukları, yarının problemsiz büyükleridir diye düşünüyorum. Deniz GEZGİNCİ: Eğlence mekanlarında sahne alıyorsunuz. İnsanlar gece eğlenirken onları eğlendiren tarafta, sahnede olmak nasıl bir duygu ? Gani ARIKAN: Öncelikle bulunduğunuz yerden keyif almanız gerekiyor. Programı bitireyim paramı alıp gideyim mantığı ile yaklaşırsanız olmaz. Kendi adıma çoğu yerden para almadan program yaptım. Hatta öyle oldu ki getirdiğim müzisyen arkadaşların paralarını kendi cebimden ödedim. Mekan size pozitif enerjiyi verdiyse siz de oradaki konuklara onu yansıtabiliyorsunuz. Deniz GEZGİNCİ: Gece hayatında yer almanın zorlukları nelerdir.  Hiç bitse de gitsem dediğiniz ya da uykunuz geldiği zamanlar olmuyor mu ? Gani ARIKAN: Geçmiş senelerde sahnede uyuduğum olmuştur (gülüşmeler…) Arkadaşlarım sahnede uyuduğumu ancak şarkılara hiç şaşırmadan A’dan Z’ye kadar eşlik ettiğimi söylerler. Bu rivayet değil bir gerçek.  Gece hayatında her şey mümkün, çok şeyler de yaşadık. Dünyanın neresine giderseniz gidin gece hayatında sadece iki şey değişir; “ birincisi yanınızda gezdirdiğiniz insanlar ikincisi ödediğiniz hesap” Sadece bunlar değişir, diğer her şey aynıdır. Deniz GEZGİNCİ: Sizleri zaman zaman sosyal projelerde de görme fırsatımız oluyor. Örneğin en son hatırladığım Üç Beş Kişi’nin düzenlediği 29 Ekim Cumhuriyet Kutlamalarındaydınız.  Sanıyorum bu sosyal projelerden her hangi bir ücret almıyorsunuz değil mi ? Gani ARIKAN: Sosyal projelerin hiç birisinden her hangi bir ücret almıyorum. Bütün sosyal sorumluluk projelerine kahraman olarak ve severek katılıyorum. Deniz GEZGİNCİ: Sizin gibi sanat ile uğraşanların toplumsal duyarlılıkları da farklı oluyor. Şuan ülkemizde yaşanan olayları nasıl değerlendiriyorsunuz ? Gani ARIKAN: Ülkemiz çok ciddi bir kuşatma altında. Ülkemizin gidişatına her yerden çok yönlü saldırılar var. Nerede olursak olalım elimizden ne geliyorsa ülkemiz için yapmamız gerektiğini düşünüyorum.  Örneğin geçtiğimiz günlerde Beyaz Şov’da biri “Çocuklar ölmesin” diye çıktı. Halbuki orada “çocuklar ölmesin” yerine “insanlar ölmesin” deseydi bence çok daha duyarlı ve mantıklı olurdu. Herkes tarafından destek görürdü. İlla bir tarafa çekmek niyetinde değilim, öyle olmaması gerektiğine inanıyorum. Beyazıt Öztürk’ün de bu kadar çok özür dilemesine gerek yoktu. Çünkü ne ülkeyi böldü ne de insanları birbirine düşürdü. Arayan ne derece iyi ya da kötü niyetliydi bilmiyorum ama “çocuklar ölmesin” ya da “insanlar ölmesin” demek kötü bir şey değil. Ülkemizin şuan bulunduğu durum biraz iyi biraz kötü. Bunu “etliye, sütlüye karışmaz” şekilde söylemiyorum. Bazı insanların memnun bazılarının da memnuniyetsiz olduğunu görüyorsunuz. Memnun olanlar neden memnun, memnun olmayanlar da neden memnun değiller ona bakmak lazım. Birbirimizi anlayarak, konuşarak, kavga etmeden, birbirimizi öldürmeden bir sona ulaşabileceğine inanıyorum.  Deniz GEZGİNCİ: Sizce Münih’te yaşayan Türkler buradan Türkiye’de ki gelişmelerle yeterince ilgileniyorlar mı ?  Orada yaşanan olaylara gerekli duyarlılığı gösterebiliyorlar mı ? Gani ARIKAN: Bir kısım insan gerçekten çok duyarlı, bir kısmı da sadece sosyal paylaşım platformlarında kahraman. Dikkat ederseniz bu ülke ne acı yaşadıysa hep olan müzisyene, sanatçıya ve gazetecilere  oluyor.  Şu anda hapishanede olan ciddi anlamda gazeteciler var. Ya da çoğu gazetecinin mahkemelik durumu söz konusu. Bir Türk vatandaşı olarak bu tür olumsuzlukların son bulmasını ve hapisteki gazetecilerin özgürlüğüne kavuşmasını istiyorum. Demokratik ülkelerde insanların düşüncesinden ötürü içeriye girmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bunların da aşılacağını ümit ediyorum. Deniz GEZGİNCİ: Bundan sonra Gani Arıkan’ın yapacakları, yapmak istedikleri nelerdir ? Gani ARIKAN: Bundan sonraki durağım Obama ile konuştum Beyaz Saray olacak (gülüşmeler…) Yıllar önce altyapısını bitirip çıkarmadığım bir albümüm vardı. Onu biraz değiştirerek çıkarmayı düşünüyorum. Udu şuan normal çalıyorum ama benim çocukluğumdan beri süre gelen kendime has bir stilim var. Herkesin bildiği yabancı ve yerli şarkıları kendi yorumumla icra etmeyi istiyorum.   Deniz GEZGİNCİ: Benim sorularım bu kadar. Sizin eklemek istediğiniz, Münihin Sesi takipçilerine aktarmak istediğiniz  bir şeyler var mı ? Gani ARIKAN: Münih’te yaşayan insanların müziğe ve tiyatroya bakış açılarını biraz değiştirmelerini, sanatı daha çok sevmelerini, tiyatro ve konserlere daha çok gitmelerini istiyorum. İsimsiz insanlar birilerine bakarak başka şeyler yapmayı planlıyorlar. Bence öncelikle herkes bildiği işi yapsın. Her insanın yaptığı işe lütfen saygınız olsun. Ben bugün araba yapamam, uçak yapamam. Ud çalar şarkı söylerim. Siz diğer alanlarda başarılıysanız benim sizden kopya çekmem gerekmiyor. Burada bir sürü insan çok değişik işlere soyunmuş. Lütfen bırakın herkes bildiği işi yapsın. Sanatı sevelim, sanatçıyı sevelim ve sanatı koruyalım. munihinsesi.com / özel
Farklı Sesler programının bu haftaki konuğu müzisyen, güldürü ustası Gani Arıkan oldu. Gani Arıkan ile kültür, sanat, siyaset, sosyal yaşam üzerine her şeyi konuştuk.

Gani Arıkan… Yedi çocuğa sahip memur bir ailenin en küçük oğlu. Müzik ile üç yaşında annesi sayesinde  tanışmış ve onun tabiri ile o günden itibaren hayatı değişmiş. Münih’in farklı seslerinden biri olan Gani Arıkan’ı programımıza geçtiğimiz hafta davet ettiğimizde “Çok sevdiğim müzisyen arkadaşım Piyanist Ruhi’nin vefatını öğrendim o nedenle bu hafta katılmam doğru olmaz” duyarlılığını gösteren incelikte biri. Münihin Sesi ve EM Radyo ortak yayını ile Almanya Göç Tarihi Müzesi’nde gerçekleştirdiğimiz programda gazeteci Deniz Gezginci sordu, müzisyen – güldürü ustası Gani Arıkan yanıtladı.

------------------------
Röportajın Videosu
------------------------

 

Deniz GEZGİNCİ: Gani Arıkan kimdir kısaca sizi tanıyabilir miyiz ?

Gani ARIKAN: Türkiye’nin en güney noktası olan Antakya’da yedi çocuğa sahip memur bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldim.  Rahmetli babam çok farklı yerlerde görev yaptığı için değişik kültürleri tanıma fırsatım oldu. İlk, orta ve lise eğitimimi Antakya’da aldım. Üniversite de İşletme Mühendisliği okudum. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi bölümünden  mezun oldum. Askerlik hizmetimi 13 adet takdirname alarak şan ve şerefle yerine getirdim. Mali müşavirlik yaptım. Türkiye’nin ilk yeminli mali müşavirlerinden biriyim. 1989 senesinde Berlin’e geldim. Berlin’de musiki çalışmalarım çok iyiydi. Haftanın yedi günü program yapıyorduk. Çok değerli sanatçılara eşlik ettim, onlarla birlikte çalıştım. Rahmetli Müzeyyen Senar, rahmetli Sevim Tuna, rahmetli Adnan Şenses’e, Mustafa Keser’e, Vahted Vural’a  eşlik ettim.  Selami Şahin’in 15 sene müzik direktörlüğünü ve orkestra şefliğini yaptım. Bu gibi değerli sanatçılarla çalışmak bana göre  yüz tane konservatuara bedeldi. Çünkü her şeyi sahnede görüp anlama şansım oldu. Berlin’de bir müddet yaşadıktan sonra tekrar Türkiye’ye döndüm. 


Deniz GEZGİNCİ: Münih ile yollarınız nasıl kesişti ?

Gani ARIKAN: Münih’e gezme amacı ile gidip geliyordum. İstanbul’da ki bir arkadaşıma Münih’e sık sık gidip geldiğimi söyleyince burada kardeşleri olduğunu söyledi. Onlarla bir iki kez görüştükten sonra bu memlekete ısınmama sebep oldular. Buraya geldim. Bana dediler ki “sen artık burada kal gitme” Peki dedim öyleyse burada kalıyorum. Öylece Münih’te kaldım. 2004 yılının Mart ayında Münih’e gelmiş oldum.

Deniz GEZGİNCİ: Çok geniş bir repertuara sahip olduğunuzu biliyorum.

Gani ARIKAN: Farklı bir düşünce yapım, kuvvetli bir hafızam var. Hayatım boyunca yazılı hiçbir şarkı repertuarım olmadı. Herkes bu konuda Mustafa Keser’i örnek gösterir ama Mustafa Keser’e sorarsanız “Dünyada en büyük repertuara Gani sahiptir” der. Türk kültüründeki halk müziği, sanat müziği, pop, fantezi, arabesk olmak üzere hemen hemen bütün şarkıları söyleyebiliyorum. Sahnede ud çaldığım zaman insanlar genelde benden Türk musikisinden şarkılar istiyorlar ama ben 16 değişik dilde şarkı söyleyebiliyor, birkaç dili konuşabiliyorum.

Deniz GEZGİNCİ: Biraz da güldürü ustalığı özelliğinizden bahsedebilir misiniz ?

Gani ARIKAN: Televizyonda “Ganimasyon” adında bir program yaptım.  Önce Kanal Türk’te başladım daha sonra ATV’ye transfer oldum. Ancak daha sonra Kendim olarak yaşamak istediğim için buraya geldim. Hayatımda yalakalığı sevmem. Her zaman ben oldum. İnsanlara bakış açım hiç değişmedi. “Ne benden büyük var ne de benden küçük var” dedim. Bütün insanları ellerimle kucakladım. Beni tanıyan herkes benim mütevazi kişiliğimden bahseder. Özü, sözü bir biriyim. Kimseye farklı muamele yapmam. Neysem oyum.  

Deniz GEZGİNCİ: İstanbul gibi hareketli bir yerde özellikle hareketli bir sektörde yer aldıktan sonra Münih gibi sakin bir yerde yaşamak nasıl bir duygu ?


Gani ARIKAN: Kendimle barışık bir insanım. Özgürce yaşamayı seviyorum. O yüzden burayı tercih ettim. Münih son derece sakin ve düzenli bir şehir. Ben Münih’in bu tarafını sevdim.

Deniz GEZGİNCİ: Hangi enstrümanları çalabiliyorsunuz. Müzik ile tanışmanız nasıl oldu ve bu sizi ilerleyen yaşlarınızda nasıl etkiledi ?

Gani ARIKAN: Müziğe üç yaşında başladım. Telli çalgılar olan mandolin, gitar, cümbüş ilk kullanmaya başladığım enstrümanlardı.  Çünkü anca onları tutabiliyordum. Ellerim saramadığı için annem bana yardımcı oluyordu. Annemin müzikle tanışmamda çok büyük etkisi oldu. Hatta hiç unutmuyorum evde melodikam vardı ben onu çalıyordum. Annem bir gün melodikamı saklamış. Ablalarıma “Bu çocuğa bir daha melodika çaldırmayın, sesi çok güzel, bırakın şarkı söylesin” diye tembih etmiş. Yıllar sonra annem bana o itirafı yaptı. İyi ki de öyle yapmış. Belki sadece melodika çalsaydım bu denli şarkı söyleyip, sesimi geliştiremezdim. Bütün enstrümanları kendi başıma öğrendim. Şarkıları da kendim öğrendim. Hatta Berlin’e ilk geldiğimde arabesk yapmıyordum. Gazinonun sahibi insanların arabesk istediğini söyledi. Evde çalışma şansım olmadığı için aralarda en yakın gazinoya gidip arabesk dinliyordum. Arabesk şarkıların hepsini gazinolarda dinleyerek öğrendim.  Gittiğim her şehirde hep insanlardan daha yeni ne öğrenirim düşüncesi ile hareket ettim.

Deniz GEZGİNCİ: “Beni müziğe annem teşvik etti” dediniz. Sizce veliler müzik konusunda çocuklarını nasıl desteklemeleri gerekiyor ?

Gani ARIKAN: Öncelikle çocukların en uygun oldukları branş tespit edilmeli. Bunun en önemli unsurlarından bir tanesi ebeveynler ya da hocalar. Bizde maalesef önce oku daha sonra güzel sanatlara bakarsın zihniyeti var ve bu çok yanlış. Bence sanatın okumakla doğru orantılı gitmesi gerekiyor. Eğer ben bir enstrüman çalmamış olsaydım belki hafızam bu kadar çok gelişmeyecekti. Belki insanlara bakış açım bu kadar sevecen ve hoşgörülü olmayacaktı. İnsanları aynı güzellikte  kucaklayamayabilirdim. Müzik benim hayatıma çok şey kattı. Aileler çocuklarına bir enstrüman çalmayı lütfen öğretsinler.  Ya bir koroya göndersinler ya tiyatroya göndersinler. Çocuklarını güzel sanatlarla haşır neşir etmeye çalışsınlar. Eğitim, eğitim, eğitim diyorum. Yıllar önce Konfüçyus’un dediği gibi; “Eğer bir yıl sonrasını düşünüyorsan buğday ek, on yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik, yüzyıl sonrasını düşünüyorsan insanları eğit”

Deniz GEZGİNCİ: Kendinize örnek aldığınız müzisyenler ve tiyatrocular kimlerdir ?

Gani ARIKAN: Türkiye gibi o  kadar güzel bir ülkede,  kendinize örnek alabileceğiniz o kadar güzel insanlar var ki… Gerek müzik gerekse tiyatro branşında muhteşem insanlar var. Çocukluğumda hatta daha bebekken annem beni Nejat Uygur’un tiyatrosuna götürürdü. Metin Akpınar – Zeki Alasya’nın olduğu, Levent Kırca’nın olduğu  ve ismini şuan sayamadığım bir çok değerli ustanın olduğu bir ülkede büyüdüm. Müzik alanında Selami Şahin ile yıllar yılı birlikte çalıştık. Sevgili Mustafa Keser, Vahted Vural, Adnan Şenses gibi isimlerden o kadar güzel şeyler öğrendim ki.


Deniz GEZGİNCİ: Biraz da Münih’in kültür – sanat hayatı ile ilgili konuşalım. Münih’te yaşayan Türklerin sanata ve kültüre olan ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Gani ARIKAN: Münih’te birkaç tane tiyatromuz var ve arkadaşlar topluma pozitif ışık saçmaya çalışıyorlar. Buraya gelen tiyatro ve konserler gerçek anlamda güzel. Mesela geçen sene burada bir ilk oldu ve çocuk tiyatrosu kuruldu. Bundan çok büyük keyif aldım. Sanatsal olarak kendilerine destek verdim. Çocuk tiyatrosunun devamlılığı sağlanmalı. Çünkü bugünün sorunlu çocukları, yarının sorunlu büyükleridir. Bugünün problemsiz çocukları, yarının problemsiz büyükleridir diye düşünüyorum.

Deniz GEZGİNCİ: Eğlence mekanlarında sahne alıyorsunuz. İnsanlar gece eğlenirken onları eğlendiren tarafta, sahnede olmak nasıl bir duygu ?

Gani ARIKAN: Öncelikle bulunduğunuz yerden keyif almanız gerekiyor. Programı bitireyim paramı alıp gideyim mantığı ile yaklaşırsanız olmaz. Kendi adıma çoğu yerden para almadan program yaptım. Hatta öyle oldu ki getirdiğim müzisyen arkadaşların paralarını kendi cebimden ödedim. Mekan size pozitif enerjiyi verdiyse siz de oradaki konuklara onu yansıtabiliyorsunuz.

Deniz GEZGİNCİ: Gece hayatında yer almanın zorlukları nelerdir.  Hiç bitse de gitsem dediğiniz ya da uykunuz geldiği zamanlar olmuyor mu ?

Gani ARIKAN: Geçmiş senelerde sahnede uyuduğum olmuştur (gülüşmeler…) Arkadaşlarım sahnede uyuduğumu ancak şarkılara hiç şaşırmadan A’dan Z’ye kadar eşlik ettiğimi söylerler. Bu rivayet değil bir gerçek.  Gece hayatında her şey mümkün, çok şeyler de yaşadık. Dünyanın neresine giderseniz gidin gece hayatında sadece iki şey değişir; “ birincisi yanınızda gezdirdiğiniz insanlar ikincisi ödediğiniz hesap” Sadece bunlar değişir, diğer her şey aynıdır.

Deniz GEZGİNCİ: Sizleri zaman zaman sosyal projelerde de görme fırsatımız oluyor. Örneğin en son hatırladığım Üç Beş Kişi’nin düzenlediği 29 Ekim Cumhuriyet Kutlamalarındaydınız.  Sanıyorum bu sosyal projelerden her hangi bir ücret almıyorsunuz değil mi ?

Gani ARIKAN: Sosyal projelerin hiç birisinden her hangi bir ücret almıyorum. Bütün sosyal sorumluluk projelerine kahraman olarak ve severek katılıyorum.

Deniz GEZGİNCİ: Sizin gibi sanat ile uğraşanların toplumsal duyarlılıkları da farklı oluyor. Şuan ülkemizde yaşanan olayları nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Gani ARIKAN: Ülkemiz çok ciddi bir kuşatma altında. Ülkemizin gidişatına her yerden çok yönlü saldırılar var. Nerede olursak olalım elimizden ne geliyorsa ülkemiz için yapmamız gerektiğini düşünüyorum.  Örneğin geçtiğimiz günlerde Beyaz Şov’da biri “Çocuklar ölmesin” diye çıktı. Halbuki orada “çocuklar ölmesin” yerine “insanlar ölmesin” deseydi bence çok daha duyarlı ve mantıklı olurdu. Herkes tarafından destek görürdü. İlla bir tarafa çekmek niyetinde değilim, öyle olmaması gerektiğine inanıyorum. Beyazıt Öztürk’ün de bu kadar çok özür dilemesine gerek yoktu. Çünkü ne ülkeyi böldü ne de insanları birbirine düşürdü. Arayan ne derece iyi ya da kötü niyetliydi bilmiyorum ama “çocuklar ölmesin” ya da “insanlar ölmesin” demek kötü bir şey değil. Ülkemizin şuan bulunduğu durum biraz iyi biraz kötü. Bunu “etliye, sütlüye karışmaz” şekilde söylemiyorum. Bazı insanların memnun bazılarının da memnuniyetsiz olduğunu görüyorsunuz. Memnun olanlar neden memnun, memnun olmayanlar da neden memnun değiller ona bakmak lazım. Birbirimizi anlayarak, konuşarak, kavga etmeden, birbirimizi öldürmeden bir sona ulaşabileceğine inanıyorum. 


Deniz GEZGİNCİ: Sizce Münih’te yaşayan Türkler buradan Türkiye’de ki gelişmelerle yeterince ilgileniyorlar mı ?  Orada yaşanan olaylara gerekli duyarlılığı gösterebiliyorlar mı ?

Gani ARIKAN: Bir kısım insan gerçekten çok duyarlı, bir kısmı da sadece sosyal paylaşım platformlarında kahraman. Dikkat ederseniz bu ülke ne acı yaşadıysa hep olan müzisyene, sanatçıya ve gazetecilere  oluyor.  Şu anda hapishanede olan ciddi anlamda gazeteciler var. Ya da çoğu gazetecinin mahkemelik durumu söz konusu. Bir Türk vatandaşı olarak bu tür olumsuzlukların son bulmasını ve hapisteki gazetecilerin özgürlüğüne kavuşmasını istiyorum. Demokratik ülkelerde insanların düşüncesinden ötürü içeriye girmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bunların da aşılacağını ümit ediyorum.

Deniz GEZGİNCİ: Bundan sonra Gani Arıkan’ın yapacakları, yapmak istedikleri nelerdir ?

Gani ARIKAN: Bundan sonraki durağım Obama ile konuştum Beyaz Saray olacak (gülüşmeler…) Yıllar önce altyapısını bitirip çıkarmadığım bir albümüm vardı. Onu biraz değiştirerek çıkarmayı düşünüyorum. Udu şuan normal çalıyorum ama benim çocukluğumdan beri süre gelen kendime has bir stilim var. Herkesin bildiği yabancı ve yerli şarkıları kendi yorumumla icra etmeyi istiyorum.  

Deniz GEZGİNCİ: Benim sorularım bu kadar. Sizin eklemek istediğiniz, Münihin Sesi takipçilerine aktarmak istediğiniz  bir şeyler var mı ?

Gani ARIKAN: Münih’te yaşayan insanların müziğe ve tiyatroya bakış açılarını biraz değiştirmelerini, sanatı daha çok sevmelerini, tiyatro ve konserlere daha çok gitmelerini istiyorum. İsimsiz insanlar birilerine bakarak başka şeyler yapmayı planlıyorlar. Bence öncelikle herkes bildiği işi yapsın. Her insanın yaptığı işe lütfen saygınız olsun. Ben bugün araba yapamam, uçak yapamam. Ud çalar şarkı söylerim. Siz diğer alanlarda başarılıysanız benim sizden kopya çekmem gerekmiyor. Burada bir sürü insan çok değişik işlere soyunmuş. Lütfen bırakın herkes bildiği işi yapsın. Sanatı sevelim, sanatçıyı sevelim ve sanatı koruyalım.

munihinsesi.com / özel

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve munihinsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.