KENDİNİ KÜLTÜR-SANATA ADAYAN BİR İSİM

Farklı Sesler 22.06.2018 - 08:28, Güncelleme: 01.12.2021 - 20:21 2269+ kez okundu.
 

KENDİNİ KÜLTÜR-SANATA ADAYAN BİR İSİM

Tarih, sanat, arkeoloji, müzik, tiyatro, kültür organizasyonları, projeler.. Münih’te bu kadar farklı işi aynı anda götüren bir isim Tuncay Acar.. Çok az insanın alabildiği bir kararı genç yaşında aldı ve iş hayatına son verip kendini kültür - sanata adadı. Münih’te gerçekleştirdiği başarılı organizasyonlar ile adından sıkça söz ettiriyor. Türkiye’de ki gelişmelerden rahatsızlık duyan Acar, bunu sanatına da yansıtıyor. Tuncay Acar ile Radyo Lora 92.4 Münih FM’de keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Deniz GEZGİNCİ:  Önümdeki notlara bakıyorum ve bir insan bunca şeyi hangi ara, nasıl yapar diye merak ediyorum. Bugün öyle lafın gelişi değil on parmağında on marifet olan çok yönlü bir konuğumuz var. Tuncay Bey size sorduğumda siz kendinizi kısaca Sanatçı ve Kültür Organizatörü olarak tanıttığınız ama ben hakkınızda biraz daha detay istiyorum. Tuncay Acar kimdir ? Tuncay ACAR: Münih’e çalışmaya gelen yabancı bir ailenin çocuğu olarak burada büyüdüm. İlk, orta ve real schuleyi burada bitirdim. İstanbul’a gittim orada lise ve üniversitede okuma şansım oldu. Daha sonra yine Münih’e geri döndüm. İki ülke arasındaki gidip gelmelerde hayatım yirmili yaşlarıma kadar gerilimli bir süreçte geçti. Çünkü biraz bocalama süreci yaşadım. Ailece de yaşadık. Onun zorluklarını da yaşadım. Oradan yola çıkarak kendimi belirli bir mesleğe veremedim. Bu da belki de iki kültür arasındaki rahatsız bir durumun neticesiydi. Arkeoloji okuyup bitirince Almanya’da ki akademik hayata atılma şansım oldu.  Almancayı düzgün bir şekilde öğrenmiş oldum. Daha sonra sanat ve kültürle uğraşma kararı verdim. Deniz GEZGİNCİ: Geçtiğimiz günlerde “Türkiye’de Her şey yolunda” adı altında bir etkinlik düzenlediniz ve Gezi Direnişi’nin üçüncü yılını andınız. Gerçekten Türkiye’de her şey yolunda mı ? Tuncay ACAR: Tabii ki bu ironik bir etkinlik ismiydi. Türkiye’de bence her şey yolunda değil. Beni de özellikle çok rahatsız eden bir durum var. Türkiye dendiği zaman kafamda çok gerilimli bir resim gelişiyor. Çoğu insanların da şu an aynı durumda olduğunu düşünüyorum. Kendimi rahat hmiyorum. Arkadaşlarımın da duyguları öyle olduğu için öyle bir etkinliği düzenleme ihtiyacı duyduk. Ortama değişik soruları ve perspektifleri atmak istedik. Bence Türkiye’de ki insanların bir çok katı felsefeyi yeniden düşünmesi lazım. Türkiye’nin reformlar zincirine ihtiyacı var. Biraz da şu gerilimden vazgeçsek çok daha güzel olacak ama bu ne zaman başarılabilir onu bilmiyorum. Deniz GEZGİNCİ: Münih’te doğdunuz, İstanbul’da okudunuz sonra tekrar Münih’e geldiniz. Münih’ten sonra İstanbul gibi bir metropolde yaşamak zor mu geldi. Münih’e dönme nedeniniz neydi ? Tuncay ACAR: Burada doğdum, burada büyüdüm. İstanbul’da yaşamak da benim için sorun değil. Oranın hayatı, hızlılığı benim için büyük bir sorun değil. Hiç olmazsa birkaç yıl yaşarım. Artık İstanbul öyle bir hal aldı ki daha fazla da yaşanmaz. Deniz GEZGİNCİ:  Arkeoloji eğitimi gördünüz,  mesleğinizle ilgili neler yaptınız ? Tuncay ACAR: Arkeoloji ile uğraşacak kadar rahat bir insan değilim. Huzursuzum, aykırıyım. Değişik şeylerle uğraşmayı severim. Bir anda bir çok şeyi paralel olarak yapma ihtiyacım var. Müzik, tiyatro yaparım, organizatörlükle uğraşırım, sosyal projelerde bulunurum. O nedenle kendimi bir olaya veremiyorum. Arkeolojinin bir meslek seçimi olarak bana uygun olmadığını anladım. Ancak şu var ki arkeoloji benim için çok güzel bir hayat dersi oldu. Arkeoloji sayesinde çok şey öğrendim. Sanat tarihini, antik sanatı, antik tarihi seviyorum. Türkiye’ye gittiğim zaman her fırsatını bulduğumda etrafa bakınırım. Türkiye’de görecek çok şey var bu konuyla ilgili. Devamlı ilgilenir, araştırırım. Bir yere gittiğim zaman hep gözüm açıktır. Müzesini gezerim. Bence bir şehri anlamak istiyorsan arkeoloji müzesine girmen lazım. Eski haritalarına bakman lazım. Şehrin gelişimini oradan çok iyi keşfedebilirsin. Deniz GEZGİNCİ: Bir ara bizim sektörümüzde medyada çalıştığınızı biliyorum. Tuncay ACAR: Medya sektöründe özel bir televizyonda çalıştım. Orası da bana çok yoz geldi. Gazeteci de olmadığımı anladım. Başka şeyleri yapma ihtiyacını htim. Deniz GEZGİNCİ: İş hayatında önemli bir karar aldınız ve genç yaşta kendinizi sanat  ve kültüre adadınız. Bunun nedeni neydi. Sanat – Kültür işleri,  iş hayatı ile birlikte yürümesi zor mu oluyor ? Tuncay ACAR: Bu konuyu çok düşündüm. İş yapmayı da bir çok kez denedim. Para kazanmak benim hayatımda bir öncelik hiçbir zaman olmadı. Sadece para kazanmak için bir iş yapmakta bana çok zayıf geliyor. Hayatımı yaşamak için yaşıyorum. Bunun yanında da para kazanıyorsam bu da güzel bir şey tabii buna hayır demem. Para kazanmak için yaşamayı sevmiyorum. Benim için çok erken verdiğim bir karar oldu. Statikoyu da hiç sevmiyorum. Büyük arabam olsun, güzel evim olsun gibi dertlerim yok. Daha çok güzel insanlarla bir çok şeyi paylaşmayı severim. Birlikte yapılan işler güzel oluyor. Rahat ve kafası açık insanlarla çalışmayı severim. Böyle hayatın tadının daha çok çıktığını düşünüyorum. Para sistemine de inanmıyorum. Sağlıklı bir endeksi olmayan bir sistem. Bizi insanlık olarak er yada geç çok büyük belalarla baş başa bırakacak bir sistem. O nedenle biran evvel para sisteminden çıkmak lazım. Deniz GEZGİNCİ:  Münih Belediyesi ile ortaklaşa yürüttüğünüz projeler var biraz bunlardan bahseder misiniz ? Tuncay ACAR: Münih Belediyesi ile projelerimiz var. Glockkenbachwerkstatt e.V. ile sosyalize oldum. Orada önce müzik yapmaya başladım ondan sonra yönetim kuruluna seçildim. Yaklaşık 13 yıldır da yönetim kurulundayım. Orada güzel bir kafemiz var bir gidip görmelerini tavsiye ederim. İnsanların buluştuğu bir halk evi. Münih için çok önemli bir kurum olduğunu düşünüyorum. Orasını kriz döneminde devraldık. Şu anda krizden çıktık ve çok iyi bir gelişmemiz var. Bir çatı organizasyonu olduk. Çocuk yuvası ve kreş kooperatifi oluşturduk. Oradaki etkinlikleri finanse etmek için Münih Belediyesi ile iş birliği içerisine girdim. Oradan verimli bir çalışma çıktı ve devamlı projeler üreterek onları finanse etmeye çalışıyorum. Sağ olsun bunların belli bir bölümünü de Münih Belediyesi tedarik ediyor. Deniz GEZGİNCİ: Yine Avrupa Birliği ve Münih Belediyesinin desteği ile Whats the deal projesinde  yer aldınız. Bu projeden biraz bahseder misiniz ? Tuncay ACAR: Whats the deal projesi Avrupa Birliği’nin geniş kapsamlı bir projesiydi. Bütçesi büyüktü. Çok yorucu, üç yıl üzerine yayılan bir projeydi. Projenin asıl konusu sokak sanatçılarının buluştuğu sokak kültürü teriminin sürdürülebilirlikle birleştirilmesiydi. Sadece hazır yapılmış konseptleri alış veriş merkezlerinden almak değil, kendim nasıl üretebilirim üzerine kurulmuş gençlerle ilgili bir projeydi. Deniz GEZGİNCİ: Bundan sonra sizi hangi değişik projelerde göreceğiz ? Tuncay ACAR: Bundan sonra biraz da tiyatroya el atmak istiyorum. Goethe Protokol adı altında kurduğumuz bir oluşum var. Alman uyruklu olmayan insanların kültür hayatında yer bulabilmelerini sağlayabilecek bir platform.  Deniz GEZGİNCİ munihinsesi.com / özel 
Tarih, sanat, arkeoloji, müzik, tiyatro, kültür organizasyonları, projeler.. Münih’te bu kadar farklı işi aynı anda götüren bir isim Tuncay Acar.. Çok az insanın alabildiği bir kararı genç yaşında aldı ve iş hayatına son verip kendini kültür - sanata adadı. Münih’te gerçekleştirdiği başarılı organizasyonlar ile adından sıkça söz ettiriyor. Türkiye’de ki gelişmelerden rahatsızlık duyan Acar, bunu sanatına da yansıtıyor. Tuncay Acar ile Radyo Lora 92.4 Münih FM’de keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Deniz GEZGİNCİ:  Önümdeki notlara bakıyorum ve bir insan bunca şeyi hangi ara, nasıl yapar diye merak ediyorum. Bugün öyle lafın gelişi değil on parmağında on marifet olan çok yönlü bir konuğumuz var. Tuncay Bey size sorduğumda siz kendinizi kısaca Sanatçı ve Kültür Organizatörü olarak tanıttığınız ama ben hakkınızda biraz daha detay istiyorum. Tuncay Acar kimdir ?

Tuncay ACAR: Münih’e çalışmaya gelen yabancı bir ailenin çocuğu olarak burada büyüdüm. İlk, orta ve real schuleyi burada bitirdim. İstanbul’a gittim orada lise ve üniversitede okuma şansım oldu. Daha sonra yine Münih’e geri döndüm. İki ülke arasındaki gidip gelmelerde hayatım yirmili yaşlarıma kadar gerilimli bir süreçte geçti. Çünkü biraz bocalama süreci yaşadım. Ailece de yaşadık. Onun zorluklarını da yaşadım. Oradan yola çıkarak kendimi belirli bir mesleğe veremedim. Bu da belki de iki kültür arasındaki rahatsız bir durumun neticesiydi. Arkeoloji okuyup bitirince Almanya’da ki akademik hayata atılma şansım oldu.  Almancayı düzgün bir şekilde öğrenmiş oldum. Daha sonra sanat ve kültürle uğraşma kararı verdim.

Deniz GEZGİNCİ: Geçtiğimiz günlerde “Türkiye’de Her şey yolunda” adı altında bir etkinlik düzenlediniz ve Gezi Direnişi’nin üçüncü yılını andınız. Gerçekten Türkiye’de her şey yolunda mı ?

Tuncay ACAR: Tabii ki bu ironik bir etkinlik ismiydi. Türkiye’de bence her şey yolunda değil. Beni de özellikle çok rahatsız eden bir durum var. Türkiye dendiği zaman kafamda çok gerilimli bir resim gelişiyor. Çoğu insanların da şu an aynı durumda olduğunu düşünüyorum. Kendimi rahat hmiyorum. Arkadaşlarımın da duyguları öyle olduğu için öyle bir etkinliği düzenleme ihtiyacı duyduk. Ortama değişik soruları ve perspektifleri atmak istedik. Bence Türkiye’de ki insanların bir çok katı felsefeyi yeniden düşünmesi lazım. Türkiye’nin reformlar zincirine ihtiyacı var. Biraz da şu gerilimden vazgeçsek çok daha güzel olacak ama bu ne zaman başarılabilir onu bilmiyorum.

Deniz GEZGİNCİ: Münih’te doğdunuz, İstanbul’da okudunuz sonra tekrar Münih’e geldiniz. Münih’ten sonra İstanbul gibi bir metropolde yaşamak zor mu geldi. Münih’e dönme nedeniniz neydi ?

Tuncay ACAR: Burada doğdum, burada büyüdüm. İstanbul’da yaşamak da benim için sorun değil. Oranın hayatı, hızlılığı benim için büyük bir sorun değil. Hiç olmazsa birkaç yıl yaşarım. Artık İstanbul öyle bir hal aldı ki daha fazla da yaşanmaz.

Deniz GEZGİNCİ:  Arkeoloji eğitimi gördünüz,  mesleğinizle ilgili neler yaptınız ?

Tuncay ACAR: Arkeoloji ile uğraşacak kadar rahat bir insan değilim. Huzursuzum, aykırıyım. Değişik şeylerle uğraşmayı severim. Bir anda bir çok şeyi paralel olarak yapma ihtiyacım var. Müzik, tiyatro yaparım, organizatörlükle uğraşırım, sosyal projelerde bulunurum. O nedenle kendimi bir olaya veremiyorum. Arkeolojinin bir meslek seçimi olarak bana uygun olmadığını anladım. Ancak şu var ki arkeoloji benim için çok güzel bir hayat dersi oldu. Arkeoloji sayesinde çok şey öğrendim. Sanat tarihini, antik sanatı, antik tarihi seviyorum. Türkiye’ye gittiğim zaman her fırsatını bulduğumda etrafa bakınırım. Türkiye’de görecek çok şey var bu konuyla ilgili. Devamlı ilgilenir, araştırırım. Bir yere gittiğim zaman hep gözüm açıktır. Müzesini gezerim. Bence bir şehri anlamak istiyorsan arkeoloji müzesine girmen lazım. Eski haritalarına bakman lazım. Şehrin gelişimini oradan çok iyi keşfedebilirsin.

Deniz GEZGİNCİ: Bir ara bizim sektörümüzde medyada çalıştığınızı biliyorum.

Tuncay ACAR: Medya sektöründe özel bir televizyonda çalıştım. Orası da bana çok yoz geldi. Gazeteci de olmadığımı anladım. Başka şeyleri yapma ihtiyacını htim.

Deniz GEZGİNCİ: İş hayatında önemli bir karar aldınız ve genç yaşta kendinizi sanat  ve kültüre adadınız. Bunun nedeni neydi. Sanat – Kültür işleri,  iş hayatı ile birlikte yürümesi zor mu oluyor ?

Tuncay ACAR: Bu konuyu çok düşündüm. İş yapmayı da bir çok kez denedim. Para kazanmak benim hayatımda bir öncelik hiçbir zaman olmadı. Sadece para kazanmak için bir iş yapmakta bana çok zayıf geliyor. Hayatımı yaşamak için yaşıyorum. Bunun yanında da para kazanıyorsam bu da güzel bir şey tabii buna hayır demem. Para kazanmak için yaşamayı sevmiyorum. Benim için çok erken verdiğim bir karar oldu. Statikoyu da hiç sevmiyorum. Büyük arabam olsun, güzel evim olsun gibi dertlerim yok. Daha çok güzel insanlarla bir çok şeyi paylaşmayı severim. Birlikte yapılan işler güzel oluyor. Rahat ve kafası açık insanlarla çalışmayı severim. Böyle hayatın tadının daha çok çıktığını düşünüyorum. Para sistemine de inanmıyorum. Sağlıklı bir endeksi olmayan bir sistem. Bizi insanlık olarak er yada geç çok büyük belalarla baş başa bırakacak bir sistem. O nedenle biran evvel para sisteminden çıkmak lazım.

Deniz GEZGİNCİ:  Münih Belediyesi ile ortaklaşa yürüttüğünüz projeler var biraz bunlardan bahseder misiniz ?

Tuncay ACAR: Münih Belediyesi ile projelerimiz var. Glockkenbachwerkstatt e.V. ile sosyalize oldum. Orada önce müzik yapmaya başladım ondan sonra yönetim kuruluna seçildim. Yaklaşık 13 yıldır da yönetim kurulundayım. Orada güzel bir kafemiz var bir gidip görmelerini tavsiye ederim. İnsanların buluştuğu bir halk evi. Münih için çok önemli bir kurum olduğunu düşünüyorum. Orasını kriz döneminde devraldık. Şu anda krizden çıktık ve çok iyi bir gelişmemiz var. Bir çatı organizasyonu olduk. Çocuk yuvası ve kreş kooperatifi oluşturduk. Oradaki etkinlikleri finanse etmek için Münih Belediyesi ile iş birliği içerisine girdim. Oradan verimli bir çalışma çıktı ve devamlı projeler üreterek onları finanse etmeye çalışıyorum. Sağ olsun bunların belli bir bölümünü de Münih Belediyesi tedarik ediyor.

Deniz GEZGİNCİ: Yine Avrupa Birliği ve Münih Belediyesinin desteği ile Whats the deal projesinde  yer aldınız. Bu projeden biraz bahseder misiniz ?

Tuncay ACAR: Whats the deal projesi Avrupa Birliği’nin geniş kapsamlı bir projesiydi. Bütçesi büyüktü. Çok yorucu, üç yıl üzerine yayılan bir projeydi. Projenin asıl konusu sokak sanatçılarının buluştuğu sokak kültürü teriminin sürdürülebilirlikle birleştirilmesiydi. Sadece hazır yapılmış konseptleri alış veriş merkezlerinden almak değil, kendim nasıl üretebilirim üzerine kurulmuş gençlerle ilgili bir projeydi.

Deniz GEZGİNCİ: Bundan sonra sizi hangi değişik projelerde göreceğiz ?

Tuncay ACAR: Bundan sonra biraz da tiyatroya el atmak istiyorum. Goethe Protokol adı altında kurduğumuz bir oluşum var. Alman uyruklu olmayan insanların kültür hayatında yer bulabilmelerini sağlayabilecek bir platform. 

Deniz GEZGİNCİ
munihinsesi.com / özel 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve munihinsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.