ZEKİ BEKAR İLE TÜRKÜ TADINDA SÖYLEŞİ

Farklı Sesler 20.02.2016 - 22:38, Güncelleme: 01.12.2021 - 20:21 2841+ kez okundu.
 

ZEKİ BEKAR İLE TÜRKÜ TADINDA SÖYLEŞİ

Zeki Bekar… Münih’in ünlü saz hocası…Türküler sevdamızdır diyen Zeki Bekar; genç öğrencilerime dört, yetişkinlere sekiz ay içerisinde otuz tane türküyü öğretemezsem bu mesleği bırakırım diyecek kadar kendine güveniyor. Herkesin içerisinde müzik ile ilgili bir cevher vardır ve o cevheri ortaya çıkarmak da benim işim diyor. Zeki Bekar ile türkü tadında çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
-----------------------Röportajın Videosu----------------------- Deniz GEZGİNCİ: Kısaca sizi tanıyabilir miyiz. Zeki Bekar kimdir ? Zeki BEKAR: 1966 doğumlu Kırıkkale Keskin ilçesinin Hacıaliobası  Köyü’nde dünyaya geldim. 10 yaşıma kadar köyümde yaşadım. Daha sonra Kırıkkale ve Ankara’da bulunum. Askerlik vazifemi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaptıktan sonra 1989 yılında Ankara’da devlet memuru olarak işe başladım ve bir fiil 25 yıl bu görevi yerine getirerek emekli oldum. Daha sonra yolumuz 45 yaşından sonra Avrupa’ya düştü. Burada da şimdi asıl olan müzisyenlik ve müzik hocalığı görevimi yerine getirmeye çalışıyorum. Deniz GEZGİNCİ:  45 yaşında farklı bir ülkeye geldiğinizi belirttiniz. Münih’e gelme nedeniniz neydi ? Zeki BEKAR: İlk eşim vefat etti ve ikinci evliliğimi yaptım. Çok da güzel bir evlilik yaptım. Aslında evlilikteki ilk kuralımız Türkiye’de yaşamaktı. Bazen kaderin önüne geçilmiyor. Ortanca oğlumuz üniversitede güzel bir bölümü kazanınca eşim düzenimizi Münih’te kuralım ve çocuğumuzu da burada okutalım dedi. Çocuklarımızın Avrupa da eğitim görmesi için hayatımıza burada devam etme kararı verdik. Deniz GEZGİNCİ:  Müzik ile tanışmanız nasıl oldu ? Zeki BEKAR: Rahmetli olan en büyük ağabeyim halk ozanı Aşık Dede Bekar idi. Merak edenler internet sitelerinden kendisi hakkında bilgilere ulaşabilir. Abim saz çalarken bende imrenirdim. Henüz 08-09 yaşlarımda iken evde devamlı saz çalan biri olduğu için o istek bende gelişti. Ortaokul yıllarımda da bir gün ağabeyimin sazını elime korka korka aldım. Sazla yavaş yavaş uğraşırken ağabeyim camdan sazla uğraştığımı görmüş. Kendimi o kadar kaptırmışım ki o an kimseyi fark etmemişim bile. O günden itibaren ağabeyim bana ders vermeye karar verdi. İlk derslerimi rahmetli ağabeyim ozan Aşık Dede Bekar’dan aldım. Sazı pratik olarak belli bir seviyede öğrendikten sonra çok iyi bağlama hocası Sivaslı İhsan Öztürk hocadan birebir iki yıl boyunca nota dersi ve saz eğitimi aldım. Oradan da kendi eğitmenlik belgemi kazandım. Deniz GEZGİNCİ:  Kendinize kimleri örnek aldınız ? Zeki BEKAR: Beni etkileyen iki büyük usta vardır. Biri tartışmasız Neşet Ertaş hocam ikincisi ise Musa Eroğlu’dur. Sazı çalmaktan daha çok, sazı tatlı tatlı anlaşılır çalabilmek benim için çok önemli. Bu iki ustada bu tatları yakaladım ve kendime idol aldım. Deniz GEZGİNCİ:  Müzik sizin hayatınıza ne kattı ? Zeki BEKAR: Müzik, müzisyen adamın hayatına maddi olarak hiçbir şey katmaz. Bunu çok net olarak söylüyorum. Ancak müzikle uğraşan insanlar manevi açıdan o kadar büyük değişiklikler yaşıyorlar ki anlatamam. Örneğin biraz katı bir yapıya sahipseniz eğer müzik ile uğraşın hamur gibi olursunuz. Müzik insanı yumuşatır. Merhamet, acıma, yardımlaşma duygusuna hitap eder. Deniz GEZGİNCİ:  Sanıyorum müzik sayesinde şiir ile tanıştınız ve şiir kitabı hazırlığı içerisindesiniz ? Zeki BEKAR: Naçizane bu yıl içerisinde çıkarmayı düşünüyorum. Şuan hali hazırda 400 civarında şiirim var. Bu konuda bana en büyük destek eşimden geliyor. Eşim de çok güzel şiirler yazar. İkimizin en önemli ortak noktası da budur. Deniz GEZGİNCİ:  Biraz da müzik evinizden bahsedelim. Faaliyetleriniz hakkında bilgiler verebilir misiniz ? Zeki BEKAR: Şuan bu satırları okuyanlar “Sen bu işi babanın hayrına mı yapıyorsun?” diyecekler. Çok içten söylüyorum ki ben bu işi babamın hayrına yapıyorum. Bu işe gönül vermişim. Tabii ki bir mekan tutulmuşsa bu mekanın bazı giderleri vardır. O giderler karşılansın gerekiyorsa müzik okulum bana artı bir şey kazandırmasın. Çocuklara olan aşırı sevgim beni bu işe itekledi. Çocukları yetiştirmekten büyük zevk alıyorum. Bunlar benim eserim diyebilmek bana yetiyor. Deniz GEZGİNCİ: Müzik okulunuz kaç yılında açıldı ve şuan kaç öğrenci yetiştiriyorsunuz ? Zeki BEKAR: Bir buçuk yıl önce açıldı henüz çok yeni. Almanya’ya yeni gelmiş biri olarak anca cesaret edebildim. Yaklaşık 60 civarında öğrencim var. Bunların yarıdan biraz fazlası 07-11 yaş arasında çocuk, diğerleri de yetişkin. Benim şuan 72 yaşında bir öğrencim var. 7’den 70’e saz eğitimi veriyorum dersem yanlış olmaz. Saz öğrenmenin yaş sınırı olmadığı için herkese kapımızı açtık. Deniz GEZGİNCİ:   Münih’te saz eğitimi almak isteyenlerin ne yapması gerekiyor ? Zeki BEKAR: İnternet adresimiz zekibekar.com dan ve sosyal medyadaki hesabım Türküler Sevdamızdır Münih hesabından bana ulaşabilirler. Deniz GEZGİNCİ:   Saz teminini nasıl yapabilirler ? Zeki BEKAR: Öğrencilerim için Türkiye’de anlaşmalı olduğum bir saz atölyesi var. Öğrencilerime kaliteli ve ucuz saz temin ediyorum. Gerektiğinde de maddi durumu olmayan öğrencilere saz okulumuz taksit imkanı sunuyor. Deniz GEZGİNCİ:   Bu işin bir yaşı var mıdır, kaç yaşından itibaren müzik ile ilgilenmeye başlanabilir ? Zeki BEKAR: 07 yaşında bir mesleğe başlamakla 40 yaşında başlamak arasında illaki fark olur. O farkta şudur 07 yaşında başlayan çocuk ilk aşamayı dört ayda tamamlar. Benim bir sloganım daha var dört ay içerisinde otuz tane türküyü öğretemezsem bu mesleği bırakırım diyorum. Bu sözüm 20 yaşa kadar olan grup için geçerli. İleri grupta da yine sözümün arkasındayım ama bu süre sekiz aya ulaşır. Aynı hedefe iki yaş grubundaki insan da ulaşabilir ama bir zaman farkı olur. Yetişkinlerde ellerin esneklik kazanması biraz daha zaman alabilir. Küçük çocuklarımızda böyle bir problem olmadığı için onların kat ettiği mesafeye olgun yaştakiler birkaç ay sonra yetişebiliyorlar. Aradaki tek fark bu. Benim bu konuda yeteneğim yok diyerek kendi kendine karar verenler oluyor. Kesinlikle böyle bir şey yok. Her insanın içinde bir yetenek var. O yeteneği çıkarmakta biz hocaların görevi. Deniz GEZGİNCİ:   Çocuklara eğitim verdiğinizi biliyorum ve çok güzel çalıyorlar. Sanıyorum siz çocuklara sadece saz kursu vermiyorsunuz onlara kültürümüzü de anlatıyorsunuz. Çocuklarla çalışmak nasıl ? Zeki BEKAR: Türk kültürümüz neyi gerektiriyorsa ben çocuklara onları vermeye çalışıyorum. Burada maalesef Atatürk kimdir ? diye sorduğunuzda cevap veremeyen çocuklarımız var. Cumhuriyetin ne anlama geldiğini, Atatürk’ün kim olduğu konularında çocuklarımıza bilgiler veriyorum. Ayrıca bütün türkülerimiz bir öyküye dayalı olduğu için bu öyküleri onlara anlatıyorum. Mesela bazı türkülerin öyküleri ağıt içerir, hüzünlü bir olay için yazılmıştır. Çocuk onu söylerken önce bir şey algılamıyor ama hikayesini benden dinledikten sonra çaldığında o çocuğun daha duygusal olduğunu görebiliyorum. Türkünün amacına ulaştığına o zaman inanabiliyorum. Deniz GEZGİNCİ:   Geçtiğimiz Cumhuriyet bayramında çocuklarla birlikte sahnedeydiniz ve orada sizi çok etkileyen bir olayın olduğunu biliyorum? Zeki BEKAR: Orada beni çok etkileyen olay çocukların çırpınışlarıydı. O çırpınışları gördüğüm anda gözlerim doldu ve o anda söylenen türkünün sözlerine eşlik edemedim çünkü boğazıma hıçkırık gelmişti. Konser öncesinde provalarda çocuklara salonun 700-800 kişilik bir salon olacağını ve mikrofonlarımızın yeterli olmayacağını söylemiştim. Çıplak sesimizle o salona sesimizi duyurabilmeliyiz. Ne olur beni mahcup etmeyin demiştim. O program esnasında gerçekten de mikrofonlarımız yetersizdi. Çocukların boyun damarlarını patlatırcasına seslerini duyurmaya çalışmalarını gördüğüm anda orada koptum. Deniz GEZGİNCİ:   Velilere çocuklarını müziğe yönlendirmeleri için neler söylersiniz ? Zeki BEKAR:  Öncelikle velilerimizin saz kültürünü benimsemeleri gerekiyor.  Sazı sevmeyen bir veli zaten çocuğunu yönlendirmez. Bazen kendi başına kayıt olmak için gelen çocuklar oluyor. Onlara da aliden biri gelme şartı koyuyorum. O çocuklar boynunu büküp çıkıyor. Anlıyorum ki anne ve babası gelip kayıt etmez. Eğer sorun maddiyatsa bizde öyle bir sorun yok. Çocuğunuzu getirin ve açık yüreklilikle; “Ben çocuğumun saz kültürünü öğrenmesini istiyorum ama maddi durumum buna el vermiyor” deyin. Şuan hiç ücret almadan ders verdiğim on beşe yakın öğrencim var. Deniz GEZGİNCİ:   El Ele Engelliler Konfederasyonu yönetiminde olduğunuzu biliyorum.  Engellilerle ilgili de projeleriniz var ? Zeki BEKAR:  Bana öyle bir görevi verenlere çok teşekkür ediyorum. Engelli kardeşlerimize karşı duyarlı olmaya hepimiz mecburuz. Bugünden yarına hiç birimizin ne olacağı belli değil. Hepimiz bir engelli adayıyız. O nedenle engelli çocuklarımıza daha fazla sahip çıkalım istiyorum. Bu konuda da Cengiz Hocazade Bey’i yürekten kutluyorum. Buradan bütün engelli ailelerine sesleniyorum. Engellilerden oluşan bir saz grubu oluşturup onları eğitmek istiyorum. Bu işi gönüllü olarak hiçbir maddi ücret talep etmeden yapmak istiyorum. Çocuğunu bana emanet etmek isteyen engelli velileri benimle iletişime geçebilirler. Çocukları hangi yöne eğilimleri varsa o yönde yönlendirmeye gayret edelim. Her engellinin bu konuda yapabileceği şeyler mutlaka vardır. Deniz GEZGİNCİ:   Bugüne kadar yaklaşık kaç kişiyi eğitim verdiniz ? Zeki BEKAR:  Şuan 85 öğrenciyle birebir ilgileniyorum. Tek işim müzik olduğu ve başka bir işle uğraşmadığım için müzik okulum haftanın yedi günü 12 saat  açık. Çalışan veya okuyan öğrenciler kendi müsait oldukları zamanlarda benden ders alabiliyorlar. İlla şu saatte geleceksiniz diye kimseye şart koşmuyorum. Deniz GEZGİNCİ:   Münih’in müziğe ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz ? Zeki BEKAR:  Münih’te müziğe karşı çok güzel bir ilgi var. Henüz bir buçuk senelik okulumda 85 sayısına ulaşabilmek bana göre güzel bir rakam. Sanıyorum Münih’te bu konuda bir boşluk vardı ve biz bu boşluğu doldurmaya çalıştık. Boşluk derken de lütfen kimse yanlış anlamasın. Çok değerli başka müzik okullarımız ve müzik hocalarımız var. Onların da faaliyetlerini imrenerek izliyorum. Bizim okulumuzun tek farkı haftanın yedi günü 12 saat açık olması. Bir de bizim grup derslerimiz yok. En fazla iki kişiye ders veriyorum. O nedenle de öğrencilerin ilerlemeleri hazlı oluyor. Deniz GEZGİNCİ:    Sizleri zaman zaman sosyal projelerde de görme fırsatımız oluyor. Sanıyorum bu sosyal projelerden her hangi bir ücret talep etmiyorsunuz ? Zeki BEKAR:  Asla… Sivil toplum örgütlerimizden her hangi birisi faaliyetinde beni görmek isterse başım gözüm üzerine deyip oraya dalıyorum. Deniz GEZGİNCİ: Sanıyorum en iyi öğrencilerinizden biri de oğlunuz  o da sizin gibi müzik ile ilgileniyor ? Zeki BEKAR:  Oğlum Ferhat Bekar’da kendini çok çabuk yetiştirdi. Benim yanımda önce darbuka çalarak başlamıştı. Daha sonra ağabeyimin bende gördüğü ışığı ben onda gördüm. Benden sadece birkaç ders aldı. Birebir ben yetiştirdim diyemiyorum. Geceleri ses olmasın diye battaniyesinin altına saklanıp saz çaldığını biliyorum. Bu aşırı sevgi de insanı hedefine ulaştırıyor. Deniz GEZGİNCİ:  Sizin gibi sanat ile uğraşanların toplumsal duyarlılıkları da farklı oluyor. Şuan ülkemizde yaşanan olayları nasıl değerlendiriyorsunuz ? Zeki BEKAR:  Klasik bir cevap olacak ama bütün siyasi fikirlere saygı duyuyorum. Biz müzisyenler herkese aynı gözle bakabilmeliyiz. Siyasi anlamda çok fikir yürütmemekten yanayım. Çünkü fikir yürüttüğünüz zaman insanlarımız bunu yanlış anlıyor. Bir kesimin insanı olmaktansa herkesin insanı olmak istiyorum. Ülkemiz için en hayırlı neyse o olsun. Deniz GEZGİNCİ:  Şuan sizi Münih’te dinlemek isteyenler nerede dinleyebilirler ? Zeki BEKAR:  Bizim yerimizde her zaman taze çay vardır. Beni dinlemek isteyen, çalışmalarımız hakkında bilgi almak isteyen herkesi öncelikle çayımızı içmeye mekanımıza bekliyorum. İsteyen herkes okulumuza gelebilir. Onun dışında hafta sonları Neuperlach’ta Çağlayan Müzikhol da oğlumla birlikte sahne alıyoruz. Dinlemek isteyenleri de her Cuma ve Cumartesi günü oraya bekleriz. munihinsesi.com / özel
Zeki Bekar… Münih’in ünlü saz hocası…Türküler sevdamızdır diyen Zeki Bekar; genç öğrencilerime dört, yetişkinlere sekiz ay içerisinde otuz tane türküyü öğretemezsem bu mesleği bırakırım diyecek kadar kendine güveniyor. Herkesin içerisinde müzik ile ilgili bir cevher vardır ve o cevheri ortaya çıkarmak da benim işim diyor. Zeki Bekar ile türkü tadında çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

-----------------------
Röportajın Videosu
-----------------------


Deniz GEZGİNCİ:
Kısaca sizi tanıyabilir miyiz. Zeki Bekar kimdir ?


Zeki BEKAR: 1966 doğumlu Kırıkkale Keskin ilçesinin Hacıaliobası  Köyü’nde dünyaya geldim. 10 yaşıma kadar köyümde yaşadım. Daha sonra Kırıkkale ve Ankara’da bulunum. Askerlik vazifemi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaptıktan sonra 1989 yılında Ankara’da devlet memuru olarak işe başladım ve bir fiil 25 yıl bu görevi yerine getirerek emekli oldum. Daha sonra yolumuz 45 yaşından sonra Avrupa’ya düştü. Burada da şimdi asıl olan müzisyenlik ve müzik hocalığı görevimi yerine getirmeye çalışıyorum.

Deniz GEZGİNCİ:  45 yaşında farklı bir ülkeye geldiğinizi belirttiniz. Münih’e gelme nedeniniz neydi ?


Zeki BEKAR: İlk eşim vefat etti ve ikinci evliliğimi yaptım. Çok da güzel bir evlilik yaptım. Aslında evlilikteki ilk kuralımız Türkiye’de yaşamaktı. Bazen kaderin önüne geçilmiyor. Ortanca oğlumuz üniversitede güzel bir bölümü kazanınca eşim düzenimizi Münih’te kuralım ve çocuğumuzu da burada okutalım dedi. Çocuklarımızın Avrupa da eğitim görmesi için hayatımıza burada devam etme kararı verdik.

Deniz GEZGİNCİ:  Müzik ile tanışmanız nasıl oldu ?


Zeki BEKAR: Rahmetli olan en büyük ağabeyim halk ozanı Aşık Dede Bekar idi. Merak edenler internet sitelerinden kendisi hakkında bilgilere ulaşabilir. Abim saz çalarken bende imrenirdim. Henüz 08-09 yaşlarımda iken evde devamlı saz çalan biri olduğu için o istek bende gelişti. Ortaokul yıllarımda da bir gün ağabeyimin sazını elime korka korka aldım. Sazla yavaş yavaş uğraşırken ağabeyim camdan sazla uğraştığımı görmüş. Kendimi o kadar kaptırmışım ki o an kimseyi fark etmemişim bile. O günden itibaren ağabeyim bana ders vermeye karar verdi. İlk derslerimi rahmetli ağabeyim ozan Aşık Dede Bekar’dan aldım. Sazı pratik olarak belli bir seviyede öğrendikten sonra çok iyi bağlama hocası Sivaslı İhsan Öztürk hocadan birebir iki yıl boyunca nota dersi ve saz eğitimi aldım. Oradan da kendi eğitmenlik belgemi kazandım.

Deniz GEZGİNCİ:  Kendinize kimleri örnek aldınız ?

Zeki BEKAR: Beni etkileyen iki büyük usta vardır. Biri tartışmasız Neşet Ertaş hocam ikincisi ise Musa Eroğlu’dur. Sazı çalmaktan daha çok, sazı tatlı tatlı anlaşılır çalabilmek benim için çok önemli. Bu iki ustada bu tatları yakaladım ve kendime idol aldım.

Deniz GEZGİNCİ:  Müzik sizin hayatınıza ne kattı ?

Zeki BEKAR: Müzik, müzisyen adamın hayatına maddi olarak hiçbir şey katmaz. Bunu çok net olarak söylüyorum. Ancak müzikle uğraşan insanlar manevi açıdan o kadar büyük değişiklikler yaşıyorlar ki anlatamam. Örneğin biraz katı bir yapıya sahipseniz eğer müzik ile uğraşın hamur gibi olursunuz. Müzik insanı yumuşatır. Merhamet, acıma, yardımlaşma duygusuna hitap eder.

Deniz GEZGİNCİ:  Sanıyorum müzik sayesinde şiir ile tanıştınız ve şiir kitabı hazırlığı içerisindesiniz ?


Zeki BEKAR: Naçizane bu yıl içerisinde çıkarmayı düşünüyorum. Şuan hali hazırda 400 civarında şiirim var. Bu konuda bana en büyük destek eşimden geliyor. Eşim de çok güzel şiirler yazar. İkimizin en önemli ortak noktası da budur.

Deniz GEZGİNCİ:  Biraz da müzik evinizden bahsedelim. Faaliyetleriniz hakkında bilgiler verebilir misiniz ?


Zeki BEKAR: Şuan bu satırları okuyanlar “Sen bu işi babanın hayrına mı yapıyorsun?” diyecekler. Çok içten söylüyorum ki ben bu işi babamın hayrına yapıyorum. Bu işe gönül vermişim. Tabii ki bir mekan tutulmuşsa bu mekanın bazı giderleri vardır. O giderler karşılansın gerekiyorsa müzik okulum bana artı bir şey kazandırmasın. Çocuklara olan aşırı sevgim beni bu işe itekledi. Çocukları yetiştirmekten büyük zevk alıyorum. Bunlar benim eserim diyebilmek bana yetiyor.

Deniz GEZGİNCİ: Müzik okulunuz kaç yılında açıldı ve şuan kaç öğrenci yetiştiriyorsunuz ?

Zeki BEKAR: Bir buçuk yıl önce açıldı henüz çok yeni. Almanya’ya yeni gelmiş biri olarak anca cesaret edebildim. Yaklaşık 60 civarında öğrencim var. Bunların yarıdan biraz fazlası 07-11 yaş arasında çocuk, diğerleri de yetişkin. Benim şuan 72 yaşında bir öğrencim var. 7’den 70’e saz eğitimi veriyorum dersem yanlış olmaz. Saz öğrenmenin yaş sınırı olmadığı için herkese kapımızı açtık.

Deniz GEZGİNCİ:   Münih’te saz eğitimi almak isteyenlerin ne yapması gerekiyor ?

Zeki BEKAR: İnternet adresimiz zekibekar.com dan ve sosyal medyadaki hesabım Türküler Sevdamızdır Münih hesabından bana ulaşabilirler.

Deniz GEZGİNCİ:   Saz teminini nasıl yapabilirler ?

Zeki BEKAR: Öğrencilerim için Türkiye’de anlaşmalı olduğum bir saz atölyesi var. Öğrencilerime kaliteli ve ucuz saz temin ediyorum. Gerektiğinde de maddi durumu olmayan öğrencilere saz okulumuz taksit imkanı sunuyor.

Deniz GEZGİNCİ:   Bu işin bir yaşı var mıdır, kaç yaşından itibaren müzik ile ilgilenmeye başlanabilir ?

Zeki BEKAR: 07 yaşında bir mesleğe başlamakla 40 yaşında başlamak arasında illaki fark olur. O farkta şudur 07 yaşında başlayan çocuk ilk aşamayı dört ayda tamamlar. Benim bir sloganım daha var dört ay içerisinde otuz tane türküyü öğretemezsem bu mesleği bırakırım diyorum. Bu sözüm 20 yaşa kadar olan grup için geçerli. İleri grupta da yine sözümün arkasındayım ama bu süre sekiz aya ulaşır. Aynı hedefe iki yaş grubundaki insan da ulaşabilir ama bir zaman farkı olur. Yetişkinlerde ellerin esneklik kazanması biraz daha zaman alabilir. Küçük çocuklarımızda böyle bir problem olmadığı için onların kat ettiği mesafeye olgun yaştakiler birkaç ay sonra yetişebiliyorlar. Aradaki tek fark bu. Benim bu konuda yeteneğim yok diyerek kendi kendine karar verenler oluyor. Kesinlikle böyle bir şey yok. Her insanın içinde bir yetenek var. O yeteneği çıkarmakta biz hocaların görevi.

Deniz GEZGİNCİ:   Çocuklara eğitim verdiğinizi biliyorum ve çok güzel çalıyorlar. Sanıyorum siz çocuklara sadece saz kursu vermiyorsunuz onlara kültürümüzü de anlatıyorsunuz. Çocuklarla çalışmak nasıl ?

Zeki BEKAR: Türk kültürümüz neyi gerektiriyorsa ben çocuklara onları vermeye çalışıyorum. Burada maalesef Atatürk kimdir ? diye sorduğunuzda cevap veremeyen çocuklarımız var. Cumhuriyetin ne anlama geldiğini, Atatürk’ün kim olduğu konularında çocuklarımıza bilgiler veriyorum. Ayrıca bütün türkülerimiz bir öyküye dayalı olduğu için bu öyküleri onlara anlatıyorum. Mesela bazı türkülerin öyküleri ağıt içerir, hüzünlü bir olay için yazılmıştır. Çocuk onu söylerken önce bir şey algılamıyor ama hikayesini benden dinledikten sonra çaldığında o çocuğun daha duygusal olduğunu görebiliyorum. Türkünün amacına ulaştığına o zaman inanabiliyorum.

Deniz GEZGİNCİ:   Geçtiğimiz Cumhuriyet bayramında çocuklarla birlikte sahnedeydiniz ve orada sizi çok etkileyen bir olayın olduğunu biliyorum?

Zeki BEKAR: Orada beni çok etkileyen olay çocukların çırpınışlarıydı. O çırpınışları gördüğüm anda gözlerim doldu ve o anda söylenen türkünün sözlerine eşlik edemedim çünkü boğazıma hıçkırık gelmişti. Konser öncesinde provalarda çocuklara salonun 700-800 kişilik bir salon olacağını ve mikrofonlarımızın yeterli olmayacağını söylemiştim. Çıplak sesimizle o salona sesimizi duyurabilmeliyiz. Ne olur beni mahcup etmeyin demiştim. O program esnasında gerçekten de mikrofonlarımız yetersizdi. Çocukların boyun damarlarını patlatırcasına seslerini duyurmaya çalışmalarını gördüğüm anda orada koptum.

Deniz GEZGİNCİ:   Velilere çocuklarını müziğe yönlendirmeleri için neler söylersiniz ?

Zeki BEKAR:  Öncelikle velilerimizin saz kültürünü benimsemeleri gerekiyor.  Sazı sevmeyen bir veli zaten çocuğunu yönlendirmez. Bazen kendi başına kayıt olmak için gelen çocuklar oluyor. Onlara da aliden biri gelme şartı koyuyorum. O çocuklar boynunu büküp çıkıyor. Anlıyorum ki anne ve babası gelip kayıt etmez. Eğer sorun maddiyatsa bizde öyle bir sorun yok. Çocuğunuzu getirin ve açık yüreklilikle; “Ben çocuğumun saz kültürünü öğrenmesini istiyorum ama maddi durumum buna el vermiyor” deyin. Şuan hiç ücret almadan ders verdiğim on beşe yakın öğrencim var.

Deniz GEZGİNCİ:   El Ele Engelliler Konfederasyonu yönetiminde olduğunuzu biliyorum.  Engellilerle ilgili de projeleriniz var ?


Zeki BEKAR:  Bana öyle bir görevi verenlere çok teşekkür ediyorum. Engelli kardeşlerimize karşı duyarlı olmaya hepimiz mecburuz. Bugünden yarına hiç birimizin ne olacağı belli değil. Hepimiz bir engelli adayıyız. O nedenle engelli çocuklarımıza daha fazla sahip çıkalım istiyorum. Bu konuda da Cengiz Hocazade Bey’i yürekten kutluyorum. Buradan bütün engelli ailelerine sesleniyorum. Engellilerden oluşan bir saz grubu oluşturup onları eğitmek istiyorum. Bu işi gönüllü olarak hiçbir maddi ücret talep etmeden yapmak istiyorum. Çocuğunu bana emanet etmek isteyen engelli velileri benimle iletişime geçebilirler. Çocukları hangi yöne eğilimleri varsa o yönde yönlendirmeye gayret edelim. Her engellinin bu konuda yapabileceği şeyler mutlaka vardır.

Deniz GEZGİNCİ:   Bugüne kadar yaklaşık kaç kişiyi eğitim verdiniz ?

Zeki BEKAR:  Şuan 85 öğrenciyle birebir ilgileniyorum. Tek işim müzik olduğu ve başka bir işle uğraşmadığım için müzik okulum haftanın yedi günü 12 saat  açık. Çalışan veya okuyan öğrenciler kendi müsait oldukları zamanlarda benden ders alabiliyorlar. İlla şu saatte geleceksiniz diye kimseye şart koşmuyorum.

Deniz GEZGİNCİ:   Münih’in müziğe ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Zeki BEKAR:  Münih’te müziğe karşı çok güzel bir ilgi var. Henüz bir buçuk senelik okulumda 85 sayısına ulaşabilmek bana göre güzel bir rakam. Sanıyorum Münih’te bu konuda bir boşluk vardı ve biz bu boşluğu doldurmaya çalıştık. Boşluk derken de lütfen kimse yanlış anlamasın. Çok değerli başka müzik okullarımız ve müzik hocalarımız var. Onların da faaliyetlerini imrenerek izliyorum. Bizim okulumuzun tek farkı haftanın yedi günü 12 saat açık olması. Bir de bizim grup derslerimiz yok. En fazla iki kişiye ders veriyorum. O nedenle de öğrencilerin ilerlemeleri hazlı oluyor.

Deniz GEZGİNCİ:    Sizleri zaman zaman sosyal projelerde de görme fırsatımız oluyor. Sanıyorum bu sosyal projelerden her hangi bir ücret talep etmiyorsunuz ?

Zeki BEKAR:  Asla… Sivil toplum örgütlerimizden her hangi birisi faaliyetinde beni görmek isterse başım gözüm üzerine deyip oraya dalıyorum.

Deniz GEZGİNCİ: Sanıyorum en iyi öğrencilerinizden biri de oğlunuz  o da sizin gibi müzik ile ilgileniyor ?

Zeki BEKAR:  Oğlum Ferhat Bekar’da kendini çok çabuk yetiştirdi. Benim yanımda önce darbuka çalarak başlamıştı. Daha sonra ağabeyimin bende gördüğü ışığı ben onda gördüm. Benden sadece birkaç ders aldı. Birebir ben yetiştirdim diyemiyorum. Geceleri ses olmasın diye battaniyesinin altına saklanıp saz çaldığını biliyorum. Bu aşırı sevgi de insanı hedefine ulaştırıyor.

Deniz GEZGİNCİ:  Sizin gibi sanat ile uğraşanların toplumsal duyarlılıkları da farklı oluyor. Şuan ülkemizde yaşanan olayları nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Zeki BEKAR:  Klasik bir cevap olacak ama bütün siyasi fikirlere saygı duyuyorum. Biz müzisyenler herkese aynı gözle bakabilmeliyiz. Siyasi anlamda çok fikir yürütmemekten yanayım. Çünkü fikir yürüttüğünüz zaman insanlarımız bunu yanlış anlıyor. Bir kesimin insanı olmaktansa herkesin insanı olmak istiyorum. Ülkemiz için en hayırlı neyse o olsun.

Deniz GEZGİNCİ:  Şuan sizi Münih’te dinlemek isteyenler nerede dinleyebilirler ?

Zeki BEKAR:  Bizim yerimizde her zaman taze çay vardır. Beni dinlemek isteyen, çalışmalarımız hakkında bilgi almak isteyen herkesi öncelikle çayımızı içmeye mekanımıza bekliyorum. İsteyen herkes okulumuza gelebilir. Onun dışında hafta sonları Neuperlach’ta Çağlayan Müzikhol da oğlumla birlikte sahne alıyoruz. Dinlemek isteyenleri de her Cuma ve Cumartesi günü oraya bekleriz.

munihinsesi.com / özel

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve munihinsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.