NİLİPEK İLE BEYİN GÖÇÜ VE HAYATA DAİR BİR SÖYLEŞİ

Deniz Gezginci: Münih’te olmak nasıl bir duygu?

Nilipek: Çok güzel bir duygu. Çocukluğumda bir kere Münih’te bulunmuşum ama hatırlamıyorum. Aklımın erdiği yaşa geldikten sonra ilk defa Münih’e geldim. Gerçekten anlatılan gibi çok güzel bir şehirmiş. İçimiz ferahladı diyebilirim. Bir de burada sahneye çıkacak olmaktan dolayı çok heyecanlıyım.

Deniz Gezginci: Türkiye’de sahne almak ile Avrupa’nın bir şehrinde sahne almak arasında sizin için fark var mı?

Nilipek: Tabii ki farklı oluyor. Bir şekilde buraya gelenlerin dinlemeye ve anlamaya daha hevesli olduğunu düşünüyorum. Ama bunu söylerken de Türkiye’deki dinleyicileri suçlamıyorum. Bunda Türkiye’nin genel durumunun da etkisi var. Maalesef Türkiye’de herkesin kafası çok dağınık, düşündüğü çok konu var. Kafalarda çok fazla parasal, çok fazla politik konu dönüyor.  Kimsenin karşısındakini dinlemeye vakti yok. Burada insanlar dinlemeye daha istekli. Buradaki insanların muhtemelen kafaları biraz daha rahat diye düşünüyorum.

Deniz Gezginci: Özellikle sizin hayran kitleniz olan gençlerin büyük bir çoğunluğunun tek hayali Avrupa’ya gelmek. Bir müzisyen olarak bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Nilipek: Bu çok acı ama çokta derinden anlayabildiğim bir şey. Ben İstanbul’da çok güzel bir gençlik yaşadım. Bir müzisyen olarak da var olabileceğimize dair çok umudumuz vardı. Örneğin müzisyen olarak sahne alabileceğimiz çok fazla sahne, küçük küçük bir sürü mekân vardı. Birinde çalamazsan diğerinde çalardın. Birbirini destekleyen çok iyi gruplar vardı. Hepimiz böyle kol kola, tırnaklarımızla çala çala bir yerlere geldik. Gerçekten bu çok zevkli bir süreçti. Şimdi ben bu zamanda genç bir insanın aynı süreci aynı keyifle yaşadığına emin değilim. İşin daha üzücü boyutu Türkiye’de genç bir insanın eve çıkabileceğine bile emin değilim. İstanbul’daki kira durumlarını düşündüğünüzde, yeni evli birinin aldığı maaşı düşündüğünüzde, iş yerinde karşılaştığı koşulları düşündüğümüzde gençlerin kendi evlerinde bile yaşamaları çok zor. Bu çocuklar hayata bir kere geliyorlar. Neden bu koşullarda çok fazla para harcayıp çok kalitesiz bir hayat geçirsinler. O yüzden Avrupa’ya gelmek isteyen gençleri çok iyi anlıyorum ve bu duruma çok üzülüyorum. Kendi adıma da burada kendimi daha rahat hissediyor olmak bana suçluluk veriyor. Bir yandan beş sene sonra ne olacak, on sene sonra ne olacak, müzik ne olacak, kültür – sanat ne olacak, insanımız ne olacak, eğitim ne olacak, üniversiteler ne olacak? Kafamda ne olacak diye çok fazla soru döndüğünde insan ne olacakları sormadığı bir yerde olmak istiyor. Gençleri o yönden çok iyi anlıyorum.

Deniz Gezginci: Türkiye’de konserler erteleniyor, sanatçılara baskılar yapılıyor. Siz o baskıları üzerinizde hissediyor musunuz yoksa istediğiniz mesajları istediğiniz gibi verebiliyor musunuz?

Nilipek: Ben tabii çok alternatif bir yerde, hala istediğim şeyi söylediğimde çok tepki almadığım bir yerde kalıyorum. Çünkü biz çok küçük bir komüniteyiz ve birbirimizi hala anlıyoruz. Aynı fikirde olmasak bile kendi içimizde anlaşabiliyoruz. Ama meslektaşlarımın yaşadığı şeyleri çok net görüyorum ve bu da beni tabii ki endişelendiriyor.  

Deniz Gezginci- Münih