MERDAN YANARDAĞ: CUMHURİYET CİNAYETE KURBAN GİTTİ

Siyaset 26.02.2020 - 07:16, Güncelleme: 01.12.2021 - 20:21 2618+ kez okundu.
 

MERDAN YANARDAĞ: CUMHURİYET CİNAYETE KURBAN GİTTİ

CHP Bavyera Münih Birliği tarafından Almanya’nın Augsburg şehrinde düzenlenen “Basın Şehitlerini anma ve Tele1 ile Dayanışma” etkinliği’nin konuğu Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci – Yazar Merdan Yanardağ oldu.
Augsburg Alevi Kültür Merkezi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen yoğun katılımlı toplantının açılış konuşmasını CHP Bavyera Münih Derneği yöneticilerinden Mustafa Ünaldı yaptı. Ünaldı; “Türkiye’de canlarını veren basın emekçilerimizi, gazetecilerimizi, yazarlarımızı anmak,  onların ruhları şad olsun demek ayrıca halkın gerçekleri öğrenmesi dışında hiçbir güce hizmet etmeyen dürüst ve özgür yayıncılığın Türkiye’de son kalesi olan Tele1 televizyonuna destek amaçlı burada bulunuyoruz” dedi.   Basın şehitleri için gerçekleştirilen saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasının ardından Augsburg Alevi Derneği Başkanı Şenol Duman ve CHP Bavyera Münih Birliği Başkanı Gülbey Kılıç bir konuşma yaptı.   Konuşmasına “Halen dürüst kalmayı başarabilen gazetecilere selam olsun. Kalemini satmayanlara selam olsun” diye başlayan Başkan Gülbey Kılıç; “Bizler Demokrasi mücadelesine katkı koymak zorundayız. Faşizm her yerde faşizm. Buradaki ırkçılığa, Türkiye’de ki faşizme karşı birlik olacağız. Demokrasi mücadelemizi sürdüreceğiz.  Birlik ve beraberlik içinde, CHP birlikleri içinde mücadeleye devam edeceğiz” dedi.   Yapılan konuşmaların ardından Ali Kocakahya’nın moderatörlüğünde programa geçildi.  Alkışlar arasında kürsüye çıkan Merdan Yanardağ, Türkiye’de basının ve siyasi durumun bugünlere nasıl geldiğini Türk siyasetinden örnekler vererek, tarih sıralamasına göre anlattı ve Cumhuriyet’in bir cinayete kurban gittiğini söyledi.    Nobel ödüllü Kolombiyalı Yazar Gabriel Garcia Marquez'in “Yüzyıllık Yalnızlık” romanından örnek veren Yanardağ; “Cumhuriyet cinayete kurban gitti. Marquez’in aldığı ödül bizim Pamukprens Orhan’ın aldığı Nobel ödülü gibi değildi. O siyasi olmayan, gerçek bir Nobel ödülüydü. Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık romanında cinayetin işleneceğini herkes bilir. Katiller de onu öldüreceklerini söylerler. Gününü ve saatini verirler. Herkesin önünde onu bıçaklayacakları bıçağı satın alırlar. Hatta gittikleri kahvede bunu anlatırlar. Ama hiç kimse hiçbir şey yapamaz. Ama hiç kimse Santiago Nasar’a kıyacaklarına ihtimal vermez.  İnanmazlar böyle bir cinayetin işleneceğine. İşte bizim de Cumhuriyetiiz aynen böyle bir suikaste kurban gitti” dedi.   Tıpkı Marquezin romanında olduğu gibi kimimiz korktuk, kimimiz sustuk, kimimiz mensup olduğumuz partinin bu işi çözeceğini düşündük diyen Yanardağ; “Bir buçuk milyon oy geçersiz olduğu, mühürsüz olduğu halde sokağa çıkıp etkili bir tavır konulamadığı için AKP kendi rejimini kurdu. Kolektif bir cinayete kurban giden Cumhuriyet’in yine kolektif bir mücadeleyle kazanılacağını düşünüyorum” dedi.   Merdan Yanardağ konuşmasında, medyanın bugünlere nasıl geldiğini anlatırken tarih sıralaması ile Cumhuriyet’in ilk dönemlerinden, Adnan Menderes hükümetine,  AKP’nin kuruluş sürecinden, kürt sorununa, 15 Temmuz darbe girişiminden, Suriye’de yaşanan iç savaşa kadar birçok konuya detaylı olarak değindi.     Bu ülkede aydınlar hep bedel ödedi...   Türkiye’de ki aydınların hep bedel ödemek zorunda bırakıldığına belirten Yanardağ; “Bu ülkede rejim o kadar hoyrattır ki bugün adına okullar açılan, müzeler kurulan adları sokaklara verilen birçok yazar,  Türk edebiyatını, kültürünü oluşturan ne kadar isim varsa içlerinde tutuklanmamış, hapis görmemiş hiç kimse yoktur. Yaşar Kemal’leri, Orhan Kemal’leri bir kenara koyuyorum,  Hababam Sınıfı’nın yazarı Rıfat Ilgaz bile tutuklandı” dedi.   İlker Başbuğ’ya çattı...   Akpnin iktidara gelmesinin tesadüf olmadığını belirten Yanardağ, konuşmasının bir bölümünde eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’ya çattı.  AKP’nin ikdidara geliş sürecinin 1950’lerden gelen yetmiş yıllık bir birikim olduğunu belirten Yanardağ; “ İktidar AKP hükümetine adım adım teslim edildi. Teslim edenlerden biri de TSK’nın komuta kademesidir. Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’ya saygı duyarım, iyi bir askerdir, iyi bir yurtsever. Fakat Nazım Hikmet’i cezaevinde tanımış. İnsana demezler mi ya paşam sen yetmiş küsur yaşındasın, üstelik bitirmediğin okul kalmamış. Harp Okulu’nu, Harp Akademisini, NATO Kolejini bitirmişsin.  - İşte burası çok kritik. Orada sola karşı formatladılar onları. Onlar da sola karşı kendilerinin formatlandığını düşünürken Cumhuriyet’e karşı formatlandığını anlayamadılar -  Nazım Hikmet’ten nasıl haberin olmaz? Başbuğ yazdığı kitapta da bunu apaçık söylüyor. ‘Nazım’ı cezaevinde keşfettim çok büyük bir vatansever şairmiş’ diye. Paşa Nazım Hikmet’in anısına da bir şiir yazmış. Biraz geç kalmış. Onun adına geçmiş olsun diyorum” dedi.     Tarihsel bir mücadele yürütüyoruz...   Tele1 ekranlarında tarihsel bir mücadele yürüttüklerini belirten Yanardağ; “Şimdi herkes diyor ki siz nasıl bu kadar cesur olabiliyorsunuz, TELE1 nasıl böyle açıktan açığa mücadele ediyor. Bu mücadeleyi vermesi gerekenler vermediği için biz mücadele ediyoruz. O nedenle TELE1 her hangi bir televizyon kanalı değil, ticari kuruluş hiç değil.  Ticari kuruluş diyebilmek için akıl ve mantık sahibi olmak gerekir.  Hakkımda 27 tane soruşturma var. Böyle ticaret mi yapılır? Bütün arkadaşlarımız hakkında açılan davalar var. TELE1 gibi televizyonlar bu nedenle bu topluma özgürlük penceresi açan birer mevziidir. Biz bu mevziiyi kurmak ve bütün gücümüzle gerçeğin hakikatin peşinden koşmak,  doğru haberi,  doğru bilgiyi topluma ulaştırmak için birbirimize söz verdik ve yola çıktık. Eğer siz de desteklerseniz, toplumda bizi yalnız bırakmazsa biz başaracağız. Yalnız bırakırsanız da sonuna kadar gideceğiz siz bundan emin olun. İsterseniz yalnız bırakın biz bu davadan dönmeyeceğiz.” dedi.   Deniz Gezginci - Münih
CHP Bavyera Münih Birliği tarafından Almanya’nın Augsburg şehrinde düzenlenen “Basın Şehitlerini anma ve Tele1 ile Dayanışma” etkinliği’nin konuğu Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci – Yazar Merdan Yanardağ oldu.

Augsburg Alevi Kültür Merkezi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen yoğun katılımlı toplantının açılış konuşmasını CHP Bavyera Münih Derneği yöneticilerinden Mustafa Ünaldı yaptı. Ünaldı; “Türkiye’de canlarını veren basın emekçilerimizi, gazetecilerimizi, yazarlarımızı anmak,  onların ruhları şad olsun demek ayrıca halkın gerçekleri öğrenmesi dışında hiçbir güce hizmet etmeyen dürüst ve özgür yayıncılığın Türkiye’de son kalesi olan Tele1 televizyonuna destek amaçlı burada bulunuyoruz” dedi.

 

Basın şehitleri için gerçekleştirilen saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasının ardından Augsburg Alevi Derneği Başkanı Şenol Duman ve CHP Bavyera Münih Birliği Başkanı Gülbey Kılıç bir konuşma yaptı.

 

Konuşmasına “Halen dürüst kalmayı başarabilen gazetecilere selam olsun. Kalemini satmayanlara selam olsun” diye başlayan Başkan Gülbey Kılıç; “Bizler Demokrasi mücadelesine katkı koymak zorundayız. Faşizm her yerde faşizm. Buradaki ırkçılığa, Türkiye’de ki faşizme karşı birlik olacağız. Demokrasi mücadelemizi sürdüreceğiz.  Birlik ve beraberlik içinde, CHP birlikleri içinde mücadeleye devam edeceğiz” dedi.

 

Yapılan konuşmaların ardından Ali Kocakahya’nın moderatörlüğünde programa geçildi.  Alkışlar arasında kürsüye çıkan Merdan Yanardağ, Türkiye’de basının ve siyasi durumun bugünlere nasıl geldiğini Türk siyasetinden örnekler vererek, tarih sıralamasına göre anlattı ve Cumhuriyet’in bir cinayete kurban gittiğini söyledi. 

 

Nobel ödüllü Kolombiyalı Yazar Gabriel Garcia Marquez'in “Yüzyıllık Yalnızlık” romanından örnek veren Yanardağ; “Cumhuriyet cinayete kurban gitti. Marquez’in aldığı ödül bizim Pamukprens Orhan’ın aldığı Nobel ödülü gibi değildi. O siyasi olmayan, gerçek bir Nobel ödülüydü. Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık romanında cinayetin işleneceğini herkes bilir. Katiller de onu öldüreceklerini söylerler. Gününü ve saatini verirler. Herkesin önünde onu bıçaklayacakları bıçağı satın alırlar. Hatta gittikleri kahvede bunu anlatırlar. Ama hiç kimse hiçbir şey yapamaz. Ama hiç kimse Santiago Nasar’a kıyacaklarına ihtimal vermez.  İnanmazlar böyle bir cinayetin işleneceğine. İşte bizim de Cumhuriyetiiz aynen böyle bir suikaste kurban gitti” dedi.

 

Tıpkı Marquezin romanında olduğu gibi kimimiz korktuk, kimimiz sustuk, kimimiz mensup olduğumuz partinin bu işi çözeceğini düşündük diyen Yanardağ; “Bir buçuk milyon oy geçersiz olduğu, mühürsüz olduğu halde sokağa çıkıp etkili bir tavır konulamadığı için AKP kendi rejimini kurdu. Kolektif bir cinayete kurban giden Cumhuriyet’in yine kolektif bir mücadeleyle kazanılacağını düşünüyorum” dedi.

 

Merdan Yanardağ konuşmasında, medyanın bugünlere nasıl geldiğini anlatırken tarih sıralaması ile Cumhuriyet’in ilk dönemlerinden, Adnan Menderes hükümetine,  AKP’nin kuruluş sürecinden, kürt sorununa, 15 Temmuz darbe girişiminden, Suriye’de yaşanan iç savaşa kadar birçok konuya detaylı olarak değindi.  

 

Bu ülkede aydınlar hep bedel ödedi...

 

Türkiye’de ki aydınların hep bedel ödemek zorunda bırakıldığına belirten Yanardağ; “Bu ülkede rejim o kadar hoyrattır ki bugün adına okullar açılan, müzeler kurulan adları sokaklara verilen birçok yazar,  Türk edebiyatını, kültürünü oluşturan ne kadar isim varsa içlerinde tutuklanmamış, hapis görmemiş hiç kimse yoktur. Yaşar Kemal’leri, Orhan Kemal’leri bir kenara koyuyorum,  Hababam Sınıfı’nın yazarı Rıfat Ilgaz bile tutuklandı” dedi.

 

İlker Başbuğ’ya çattı...

 

Akpnin iktidara gelmesinin tesadüf olmadığını belirten Yanardağ, konuşmasının bir bölümünde eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’ya çattı.  AKP’nin ikdidara geliş sürecinin 1950’lerden gelen yetmiş yıllık bir birikim olduğunu belirten Yanardağ; “ İktidar AKP hükümetine adım adım teslim edildi. Teslim edenlerden biri de TSK’nın komuta kademesidir. Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’ya saygı duyarım, iyi bir askerdir, iyi bir yurtsever. Fakat Nazım Hikmet’i cezaevinde tanımış. İnsana demezler mi ya paşam sen yetmiş küsur yaşındasın, üstelik bitirmediğin okul kalmamış. Harp Okulu’nu, Harp Akademisini, NATO Kolejini bitirmişsin.  - İşte burası çok kritik. Orada sola karşı formatladılar onları. Onlar da sola karşı kendilerinin formatlandığını düşünürken Cumhuriyet’e karşı formatlandığını anlayamadılar -  Nazım Hikmet’ten nasıl haberin olmaz? Başbuğ yazdığı kitapta da bunu apaçık söylüyor. ‘Nazım’ı cezaevinde keşfettim çok büyük bir vatansever şairmiş’ diye. Paşa Nazım Hikmet’in anısına da bir şiir yazmış. Biraz geç kalmış. Onun adına geçmiş olsun diyorum” dedi.  

 

Tarihsel bir mücadele yürütüyoruz...

 

Tele1 ekranlarında tarihsel bir mücadele yürüttüklerini belirten Yanardağ; “Şimdi herkes diyor ki siz nasıl bu kadar cesur olabiliyorsunuz, TELE1 nasıl böyle açıktan açığa mücadele ediyor. Bu mücadeleyi vermesi gerekenler vermediği için biz mücadele ediyoruz. O nedenle TELE1 her hangi bir televizyon kanalı değil, ticari kuruluş hiç değil.  Ticari kuruluş diyebilmek için akıl ve mantık sahibi olmak gerekir.  Hakkımda 27 tane soruşturma var. Böyle ticaret mi yapılır? Bütün arkadaşlarımız hakkında açılan davalar var. TELE1 gibi televizyonlar bu nedenle bu topluma özgürlük penceresi açan birer mevziidir. Biz bu mevziiyi kurmak ve bütün gücümüzle gerçeğin hakikatin peşinden koşmak,  doğru haberi,  doğru bilgiyi topluma ulaştırmak için birbirimize söz verdik ve yola çıktık. Eğer siz de desteklerseniz, toplumda bizi yalnız bırakmazsa biz başaracağız. Yalnız bırakırsanız da sonuna kadar gideceğiz siz bundan emin olun. İsterseniz yalnız bırakın biz bu davadan dönmeyeceğiz.” dedi.

 

Deniz Gezginci - Münih

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve munihinsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.