YOLU MÜNİHE DÜŞMÜŞ BİR YAZAR: CENGİZ BEKTAŞ
YOLU MÜNİHE DÜŞMÜŞ BİR YAZAR: CENGİZ BEKTAŞ
Geçen hafta aynı yazarın Azra Erhata Mektuplar kitabını anlatan ve yazar ile ilgili bir çok soru alan Erol Özkan yoğun istek üzerine bu hafta da Cengiz Bektaşı ele aldı.
----------------
Görüntü
-----------------
Bir yazar: Cengiz Bektaş…
Cengiz Bektaş’ın şu an 82 yaşında çok fazla üreten bir yazar ve aynı zamanda Türkiye’nin en tanınmış beş mimarından birisi olduğunu ifade eden Özkan; “Kendisiyle tanıştıktan sonra mektuplaştık, sıkça beraber olduk. O yıllarda bana imzalayarak verdiği kitaplar şuan piyasada yok. Bugüne kadar 21 kitap yazmış olan Cengiz Bektaş’ı yoğun istek üzerine size bugün biraz daha anlatmak istiyorum. 1934 Denizli doğumlu olan Cengiz Bektaş orta öğrenimini İstanbul Erkek Lisesi’nde yüksek öğrenimini Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Mimarlık bölümünde okuduktan sonra Münih Teknik Üniversitesi Mimarlık fakültesinden diploma aldı. 1959 yılında yüksek eğitimini tamamladı. 1960 yılında Alman şehircilik kurslarına katıldı. Almanya’da serbest mimar olarak çalıştıktan sonra iki yarışmada ödül aldı. ODTÜ’den öğretim görevlisi olarak çağırılınca Türkiye’ye döndü. 1963 yılında kendi mimarlık şirketini kurdu ve altı yıl süreyle mimarlık – şehircilik yarışmalarına girdi. Bu yarışmalardan 25’in üzerinde ödül aldı. Bu ödüllerden ikisi ulusal mimarlık ödülüydü. 2001 yılında ise Antalya Akdeniz Üniversitesi’nden sosyal kültürel alanında uluslararası Ağahan ödülünü kazandı. Bu ödül ona çok daha iyi ufuklar açtı”
Erol Özkan yazar ile ilk tanışmasını şöyle anlatıyor; “Kendisiyle Edremit Kaz dağlarına bir geziye geldiği esnada tanışmıştık. Daha sonra muhabbetimiz koyulaştı. Bir zamanlar Edremit de “Zeytin ülkesinde sanat” adında bir dergi çıkartıyorduk oraya da şiirlerini göndermişti. Güre kitabında benim makalelerime de yer vermiş. Bu kitapları bana da imzalayıp gönderdi. Cengiz hocamın o inceliğini hiç unutamıyorum. Güre’de kendisiyle çok güzel işler yapmıştık. Kendisiyle Adatepe ve Zeus heykelini incelediğimiz zamanlarda Adatepe’ye bayılmıştık. Ben o zamanlar Akçay da pansiyonculuk yapıyordum. Onunla birlikte gezerken zevkten uçuyordum. Cengiz Bektaş ile olan anılarım epey bir sürmüştür. Hatta benim “Şu Edremit’in içinde” kitabımda ondan da bahsetmişimdir. Bana göndermiş olduğu iki mektubu yıllardır saklarım. Kitapları benim baş ucu kitaplarım olmuştur.” diyor.
Cengiz Bektaş’ın çok fazla eser bırakmasına, mesleğinin zirvesinde olmasına rağmen “bir taş ustasıyla saatlerce konuşacak kadar mütevazi bir insan” olarak tanımlayan Özkan, Bektaş’ın sadece eserlerine değil şahsiyetine de olan hayranlığını belirtiyor.
Yazar bir gün Erol Özkan’a bir itirafta da bulunuyor; “Yazdığım kitaplar içerisinde en çok Zeytinli Fırın Sokağı”nı beğendiğini söylüyor. İtiraflardan konu açılmışken Erol Özkan’da rahat duramıyor ve bir itiraf da ondan geliyor; “Aldığı ödüllerin yanı sıra ben kendisinin en çok şiir kitaplarını seviyorum. Cengiz Bektaş’ın şiir dünyasını anlamak için ise “Mor” adlı kitabını okumanızı tavsiye ediyorum” diyor.
Bir kitap: Zeytinli Fırın Sokağı…
Zeytinli Fırın Sokağı 1981 yılında Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafından basıldı. Kitapta Mari Fatma’dan bahsediliyor. Kekova’da Üçağız köyünü Rum komutacılar bastığında oradaki bütün Türkleri alıp karşı taraftaki Meis adasına bir sarnıca götürüp kapatıyorlar. Orada küçük bir çocuk da yaşıyor. Bir Rum o çocuğu buluyor onun adını Mari Fatma koyuyor ve onu büyütüyor. Kitaptaki şiirler Mari Fatma’dan esinlenerek yazılmıştır.
Erol Özkan Türk- Yunan Dostluk Derneği’nin altı yıl başkanlığını yapan Cengiz Bektaş’ı şiire gönül verenlerin mutlaka tanımış olmaları gerektiğini düşünüyor.
munihinsesi.com / özel
FacebookSayfa➤ /munihinsesi
Instagram➤ /munihinsesi
FacebookGrup➤ /groups/munihteyasayanturkler
Youtube ➤ /munihinsesi
WhatsAppGrup ➤ +905368638699
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.