BU YAZI BARIŞ TEZER'E İTHAFEN YAZILMIŞTIR

17.04.2022 - 18:28, Güncelleme: 17.04.2022 - 18:32 5103+ kez okundu.
 

BU YAZI BARIŞ TEZER'E İTHAFEN YAZILMIŞTIR

Bazı anlar vardır oturur iki kelime yazmak zül gelir insana. O acı öyle oturmuştur ki yüreğine istersen daha önce dünyayı yaz o gün o iki cümleyi bir araya getiremezsin. Hele ki üzerine yazı yazılacak kişi bir Karşıyaka çocuğuysa ve çocukluktan beri arkadaşınsa boğazına oturan o yumru tüm vücuduna yayılır ve parmakların klavyede hareket etmez, edemez. Bilgisayar ekranındaki boş kâğıda boş boş bakarsın benim gibi. Ve yine bir Karşıyakalı yetişir imdadına.
“Erken Ölür Karşıyaka’nın Çocukları” başlığını atmıştı bir yazısında sevgili ağabeyim Cevdet Florat. Bu cümleyi de eski bir Karşıyakalı ailenin annesinden duymuştu. Neden diye sorduğunda; “Evladım Karşıyakalı başkasına benzemez. Her şeyi bilir, her şeyi tatmak, yaşamak ister. Çok yaşamak ister. Hızlı bir şekilde yaşadıkça ölüme yakın olur ister istemez. Bak etrafına. Karşıyaka’nın çocuklarının hep erken öldüğünü görürsün” cevabını almıştı. Karşıyakalı anne ne kadar da haklıydı. Cevdet ağabeyin bu yazısını bir yere not etmiştim. Çocukluk yıllarından beri tanıdığım, Kaf Sin Kaf aşığı, yeşil kırmızı sevdalısı, semtini, semtinin renklerini bu kadar gönülden, bu kadar çıkarsız seven, gelmiş geçmiş en iyi kalpli Karşıyakalılardan sevgili kardeşim Barış Tezer’in bugün ölüm haberini sosyal medyadan aldığımda bu yazı geldi aklıma. Barış ile elbet tribünlerde bir yerlerde karşılaşmıştık o güne kadar. Ama ilk tanışmamız benim SKY TV’de spor muhabirliği yaptığım, onun da rejide çalıştığı yıllara denk gelir. Her akşam spor haberlerini hazırladığımızda heyecanlı heyecanlı yanıma gelir. “Deniz bugün Karşıyaka’da ne haberler var?”  diye sorar, eğer haberler kötü ise kahrolur, iyi ise Karşıyaka marşları söyler, haberi birlikte montajlardık.  Daha sonra Barış ile çok iyi arkadaş olduk. Tam bir voleybol sevdalısı olan Barış’ı Yeşil Kırmızı Ekibi’ne dahil etmiştim ve yıllarca voleybol ile ilgili en son bilgileri, haberleri, röportajları onun kaleminden okuduk. Barış’ı hangi kelimeler ile anlatabilirim ki. Dünya beyefendisi bir Karşıyakalıydı. Ömrünü Karşıyaka’sına adamıştı. Barış’ı sevmeyen bir tek Karşıyakalı bile tanımadım ben bugüne kadar.  İsmi gibi bizim ekibin de Barış elçisi, toparlayıcısı, motivasyoncusuydu. Yeşil Kırmızı Ekibi’nde geçirdiğimiz yaklaşık yirmi yılda aramızda ara sıra fikir ayrılıkları oldu elbet, kısa süreli kırgınlıklar, kızgınlıklar. Ama hep şu cümleyi kuruyordum ekip arkadaşlarıma. “Üç günlük dünya, gün gelecek öldüğümüzde üzeri yeşil kırmızı bayrak kaplı o tabutun bir ucundan yine birimiz tutacağız ve yine en çok biz üzüleceğiz. O nedenle birbirimizi üzmeye, kırmaya değmez” diye söyler dururdum. Bugün Barış’ın kalp krizi geçirdiği haberini aldığımda bu cümleler geldi aklıma. Ve gurbette olmanın, o tabutun bir ucundan el veremeyecek olmanın acısını bir kez daha yaşadım. Boşuna dememişti şarkılar “Ah gurbet, zalim gurbet ağlatırsın adamı. Gözümde yaş kalmadı bıraksana yakamı” diye. Karşıyaka bugün çok beyefendi bir çocuğunu, Karşıyaka voleybolu iflah olmaz bir sevdalısını biz de Yeşil Kırmızı Ekibi olarak bir kardeşimizi kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz Bizi bir yerlerden görüyorsan o kalın çerçeveli gözlüklerinin altından yine gülen yüzünle Kaf Kaf çektiğini biliyoruz Barış kardeşim. Tahir amcaya, Gode’ye, Gazcı Erol’a, Erdal ağabeye, Özgür kardeşe, bugün seni karşılamaya gelen öteki tarafa göç etmiş senin gibi tüm BÜYÜK KARŞIYAKALILARA selamlarımızı ilet ve yanında bizim için bir omuzluk yer aç. Deniz Gezginci   
Bazı anlar vardır oturur iki kelime yazmak zül gelir insana. O acı öyle oturmuştur ki yüreğine istersen daha önce dünyayı yaz o gün o iki cümleyi bir araya getiremezsin. Hele ki üzerine yazı yazılacak kişi bir Karşıyaka çocuğuysa ve çocukluktan beri arkadaşınsa boğazına oturan o yumru tüm vücuduna yayılır ve parmakların klavyede hareket etmez, edemez. Bilgisayar ekranındaki boş kâğıda boş boş bakarsın benim gibi. Ve yine bir Karşıyakalı yetişir imdadına.

“Erken Ölür Karşıyaka’nın Çocukları” başlığını atmıştı bir yazısında sevgili ağabeyim Cevdet Florat. Bu cümleyi de eski bir Karşıyakalı ailenin annesinden duymuştu. Neden diye sorduğunda; “Evladım Karşıyakalı başkasına benzemez. Her şeyi bilir, her şeyi tatmak, yaşamak ister. Çok yaşamak ister. Hızlı bir şekilde yaşadıkça ölüme yakın olur ister istemez. Bak etrafına. Karşıyaka’nın çocuklarının hep erken öldüğünü görürsün” cevabını almıştı. Karşıyakalı anne ne kadar da haklıydı.

Cevdet ağabeyin bu yazısını bir yere not etmiştim. Çocukluk yıllarından beri tanıdığım, Kaf Sin Kaf aşığı, yeşil kırmızı sevdalısı, semtini, semtinin renklerini bu kadar gönülden, bu kadar çıkarsız seven, gelmiş geçmiş en iyi kalpli Karşıyakalılardan sevgili kardeşim Barış Tezer’in bugün ölüm haberini sosyal medyadan aldığımda bu yazı geldi aklıma.

Barış ile elbet tribünlerde bir yerlerde karşılaşmıştık o güne kadar. Ama ilk tanışmamız benim SKY TV’de spor muhabirliği yaptığım, onun da rejide çalıştığı yıllara denk gelir. Her akşam spor haberlerini hazırladığımızda heyecanlı heyecanlı yanıma gelir. “Deniz bugün Karşıyaka’da ne haberler var?”  diye sorar, eğer haberler kötü ise kahrolur, iyi ise Karşıyaka marşları söyler, haberi birlikte montajlardık.

 Daha sonra Barış ile çok iyi arkadaş olduk. Tam bir voleybol sevdalısı olan Barış’ı Yeşil Kırmızı Ekibi’ne dahil etmiştim ve yıllarca voleybol ile ilgili en son bilgileri, haberleri, röportajları onun kaleminden okuduk.

Barış’ı hangi kelimeler ile anlatabilirim ki. Dünya beyefendisi bir Karşıyakalıydı. Ömrünü Karşıyaka’sına adamıştı. Barış’ı sevmeyen bir tek Karşıyakalı bile tanımadım ben bugüne kadar.  İsmi gibi bizim ekibin de Barış elçisi, toparlayıcısı, motivasyoncusuydu.

Yeşil Kırmızı Ekibi’nde geçirdiğimiz yaklaşık yirmi yılda aramızda ara sıra fikir ayrılıkları oldu elbet, kısa süreli kırgınlıklar, kızgınlıklar. Ama hep şu cümleyi kuruyordum ekip arkadaşlarıma. “Üç günlük dünya, gün gelecek öldüğümüzde üzeri yeşil kırmızı bayrak kaplı o tabutun bir ucundan yine birimiz tutacağız ve yine en çok biz üzüleceğiz. O nedenle birbirimizi üzmeye, kırmaya değmez” diye söyler dururdum.

Bugün Barış’ın kalp krizi geçirdiği haberini aldığımda bu cümleler geldi aklıma. Ve gurbette olmanın, o tabutun bir ucundan el veremeyecek olmanın acısını bir kez daha yaşadım. Boşuna dememişti şarkılar “Ah gurbet, zalim gurbet ağlatırsın adamı. Gözümde yaş kalmadı bıraksana yakamı” diye.

Karşıyaka bugün çok beyefendi bir çocuğunu, Karşıyaka voleybolu iflah olmaz bir sevdalısını biz de Yeşil Kırmızı Ekibi olarak bir kardeşimizi kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz

Bizi bir yerlerden görüyorsan o kalın çerçeveli gözlüklerinin altından yine gülen yüzünle Kaf Kaf çektiğini biliyoruz Barış kardeşim. Tahir amcaya, Gode’ye, Gazcı Erol’a, Erdal ağabeye, Özgür kardeşe, bugün seni karşılamaya gelen öteki tarafa göç etmiş senin gibi tüm BÜYÜK KARŞIYAKALILARA selamlarımızı ilet ve yanında bizim için bir omuzluk yer aç.

Deniz Gezginci   

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve munihinsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.