HEM AĞLATAN HEM GÜLDÜREN BİR SEKSENLER HİKAYESİ

Duyurular 19.12.2024 - 15:06, Güncelleme: 19.12.2024 - 15:06 214 kez okundu.
 

HEM AĞLATAN HEM GÜLDÜREN BİR SEKSENLER HİKAYESİ

Mandıra Filozofu ve Yaşamak Güzel Şey filmleriyle Müfit Can Saçıntı, bu kez karşımıza Bir Seksenler Hikayesi ile geldi. Sahnede bol bol 80’lere dair nostalji rüzgârı estiren “Bir Seksenler Hikayesi”, yaşanmış gerçek olaylara dayanan bir hikâyeyi merkeze koyuyor. Usta oyuncu, usta yazar Müfit Can Saçıntı ile Berlin’de bu yıl sekizincisi düzenlenen Türk Tiyatro Festivali’nde bir araya geldik ve çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Deniz Gezginci: Müfit Bey bugün Berlin’de bir aradayız. Burada olmak nasıl bir duygu? Müfit Can Saçıntı: Buranın benim için çok özel bir önemi var. Berlin Türk Alman tiyatro festivalinin ikincisine katılmıştım. O zaman acaba bu festival Ufuk Güdü’nün iyi niyet ve imkansızlıkları ile sürecek mi sürmeyecek mi kaygıları ile sekizincisine geldik. Öyle de bir anlamı var. Bir keresinde de Rasim Öztekin ağabeyimle birlikte gelmiştik. Şimdi onu da andım. Ben o günlere gittim. Çok festivallere katılıyoruz ama bu festivalin benim için duygusal önemi var. Burada olmaktan çok mutluyum. Bebekliğini bildiğimiz bir festivalin böyle serpilip gelişmesine, çocukluğunu görmek diyelim inşallah gençliğini de göreceğiz. Yaşlılığını da ben göremem ama sizler görürsünüz. Ufuk da göremez herhâlde (Gülüşmeler) Deniz Gezginci: Türkiye’de yeni oyununuz “Bir Seksenler Hikayesi” ile izleyicinin karşısındasınız. Öncelikle bu oyun ile ilgili biraz bilgi verebilir misiniz daha sonra sizi bu oyunla Münih’ e getirebilmek için nasıl kandıra birim? Müfit Can Saçıntı: Önceki oyuna biz gösteri diyorduk çünkü değişik bir formattı. Bir Seksenler Hikayesi’ne artık oyun diyebiliriz. Trajikomik bir hikâye. Henüz Türkiye’de dört oyun oynadık. Kendi oyunum diye demiyorum ama değişik bir oyun oldu. Oyun fuayeden 80’lerin polis kostümleri ile başlıyor. Biletleri polisler kesiyor. O günleri yaşatmak için arada coplarla dolaşıyorlar. Seyirciyi oyuna Adile Naşit’in Hababam Sınıfı çanıyla çağırıyoruz. Oyundan önce canlı olarak seksenler konseri var. İzleyenler oyundan önce konser izlemiş oluyorlar sonra oyunumuz başlıyor. Oyunda ağlayanlar ağlıyor, aynı ağlayan kişi bir gülüyor daha sonra tekrar ağlıyor. Çok değişik bir deneyim. İyi ya da kötü demiyorum ama değişik, farklı bir oyun. İnşallah Bir Seksenler Hikayesi ile Almanya’ya da Münih’e de geleceğiz. Önceki geldiğimizde senin de çok desteklerin olmuştu önceki geldiğimizde. Yine senin ve sevgili takipçilerinin desteklerini bekliyoruz.
Mandıra Filozofu ve Yaşamak Güzel Şey filmleriyle Müfit Can Saçıntı, bu kez karşımıza Bir Seksenler Hikayesi ile geldi. Sahnede bol bol 80’lere dair nostalji rüzgârı estiren “Bir Seksenler Hikayesi”, yaşanmış gerçek olaylara dayanan bir hikâyeyi merkeze koyuyor. Usta oyuncu, usta yazar Müfit Can Saçıntı ile Berlin’de bu yıl sekizincisi düzenlenen Türk Tiyatro Festivali’nde bir araya geldik ve çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Deniz Gezginci: Müfit Bey bugün Berlin’de bir aradayız. Burada olmak nasıl bir duygu?

Müfit Can Saçıntı: Buranın benim için çok özel bir önemi var. Berlin Türk Alman tiyatro festivalinin ikincisine katılmıştım. O zaman acaba bu festival Ufuk Güdü’nün iyi niyet ve imkansızlıkları ile sürecek mi sürmeyecek mi kaygıları ile sekizincisine geldik. Öyle de bir anlamı var. Bir keresinde de Rasim Öztekin ağabeyimle birlikte gelmiştik. Şimdi onu da andım. Ben o günlere gittim. Çok festivallere katılıyoruz ama bu festivalin benim için duygusal önemi var. Burada olmaktan çok mutluyum. Bebekliğini bildiğimiz bir festivalin böyle serpilip gelişmesine, çocukluğunu görmek diyelim inşallah gençliğini de göreceğiz. Yaşlılığını da ben göremem ama sizler görürsünüz. Ufuk da göremez herhâlde (Gülüşmeler)

Deniz Gezginci: Türkiye’de yeni oyununuz “Bir Seksenler Hikayesi” ile izleyicinin karşısındasınız. Öncelikle bu oyun ile ilgili biraz bilgi verebilir misiniz daha sonra sizi bu oyunla Münih’ e getirebilmek için nasıl kandıra birim?

Müfit Can Saçıntı: Önceki oyuna biz gösteri diyorduk çünkü değişik bir formattı. Bir Seksenler Hikayesi’ne artık oyun diyebiliriz. Trajikomik bir hikâye. Henüz Türkiye’de dört oyun oynadık. Kendi oyunum diye demiyorum ama değişik bir oyun oldu. Oyun fuayeden 80’lerin polis kostümleri ile başlıyor. Biletleri polisler kesiyor. O günleri yaşatmak için arada coplarla dolaşıyorlar. Seyirciyi oyuna Adile Naşit’in Hababam Sınıfı çanıyla çağırıyoruz. Oyundan önce canlı olarak seksenler konseri var. İzleyenler oyundan önce konser izlemiş oluyorlar sonra oyunumuz başlıyor. Oyunda ağlayanlar ağlıyor, aynı ağlayan kişi bir gülüyor daha sonra tekrar ağlıyor. Çok değişik bir deneyim. İyi ya da kötü demiyorum ama değişik, farklı bir oyun. İnşallah Bir Seksenler Hikayesi ile Almanya’ya da Münih’e de geleceğiz. Önceki geldiğimizde senin de çok desteklerin olmuştu önceki geldiğimizde. Yine senin ve sevgili takipçilerinin desteklerini bekliyoruz.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve munihinsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.